“Modern Devletin Çöküşü ve Hilafet Devletinden Başka Kurtuluş Yoktur” Başlıklı 2023 Yıllık Hilafet Konferansının Sonuç Bildirgesi

2023 yıllık Hilafet Konferansı, İslam ve Hilafet ölüm kalım meselesini ve en temel meseleyi ele aldı. Konuşmacıların konuşmaları bu mesele üzerinde yoğunlaştı. Çünkü Allah, bu meselesi bütün Müslümanlara farz kıldı ve ümmeti, aslında tüm insanlığı içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilecek yegâne uygarlık alternatifidir. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından konuşmalar şu noktalar üzerine odaklandı: 1- Diktatörlük ile demokrasi

2023 yıllık Hilafet Konferansı, İslam ve Hilafet ölüm kalım meselesini ve en temel meseleyi ele aldı. Konuşmacıların konuşmaları bu mesele üzerinde yoğunlaştı. Çünkü Allah, bu meselesi bütün Müslümanlara farz kıldı ve ümmeti, aslında tüm insanlığı içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilecek yegâne uygarlık alternatifidir.

Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından konuşmalar şu noktalar üzerine odaklandı:

1- Diktatörlük ile demokrasi arasında gidip gelen modern devlet, her iki haliyle de sömürgeciliğin bir ürünüdür. Sömürgeciliğin Hilafetin yıkılmasından sonra kurduğu bu devlet, günümüzde halen hüküm sürmektedir.

2- Müslüman ülkelerdeki modern devlet, uydu devlettir. Bu devlette kamu işlerinin yönetimi, sömürgeciliğin ve yağmacı şirketlerinin çıkarlarıyla bağlantılıdır. Ülke halkının çıkarları yoktur ve herkesin bildiği gibi krizler egemendir.

3- Müslüman ülkelerdeki modernizm, İslam’ı Müslümanların hayatından uzaklaştırmanın bir aracıdır. Böylece ülke halkı kapitalist şirketlerin hizmetkarı ve kölesi olarak kalacaktır.

4- Bu modernizm, hastalıklı Batı düşüncesinin melez bir karışımıdır. Batı’ya hizmet etmeyi çok iyi bilen, ümmetin gençlerinin kanını heder etmekte ustalaşan laik siyasi sınıfın bir ürünüdür. Laikler gençlerin fedakarlıklarının semeresini topluyorlar. Hilafetin yıkılmasından bu yana gelenek ve alışkanlıkları budur. Nihayet ümmet çirkin yüzlerini deşifre etmiş ve Tunus’ta devrim patlak vermiştir.

5- Modern devlet ve demokrasinin yarattığı siyasi ortam (yöneticiler ve muhalefet) felçli ve çaresizdir. Sömürge çevrelerinin ve araştırma merkezlerinin dikteleri dışında krizler için bir çözüm bilmezler. Siyasi ortamın başlıca işlevi, Hilafet projesiyle mücadeledir ve kuruluşunu engellemektir. Bu siyasi ortam ile kurtuluşa ulaşılması imkansızdır.

6- Modern devletin başarısızlığı, demokrasi skandalı ve kapitalizmin çatırdaması, yüzlerin değişimiyle, bazı yozlaşmışlardan hesap sorulmasıyla veya yarı-politikacılar arasında sözde ulusal diyalog ile giderilemez.

7- Yerel ve küresel ölçekte demokrasinin skandallarla boğuşması ve kapitalizmin çatırdaması, insanlık için İslam’a dönmekten başka çare bırakmamıştır. İslam, âlemlerin Rabbinin son peygambere ve Rasûle indirdiği son dindir. Ülkeyi her türlü sömürge bağlarından kurtarmak ve halkın işlerini yüce İslam hükümlerine göre gütmek için İslam ümmetinin Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet’i kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaktan başka bir ümidi kalmamıştır.

8- Nübüvvet metodu üzere Hilafet’i kurmak, İslami hayatı yeniden başlatmak, ümmeti bir yöneticinin, Müslümanların halifesinin sancağı altında birleştirmek, Batı ülkeleri ve yerel araçlarının her türlü etkisinden kurtulmak, talan edilen imkân ve zenginlikleri üzerindeki otoritesini geri almak, hidayeti yayma ve yüce İslam nuruyla dünyaya önderlik etme rolüne geri dönmek anlamına gelmektedir. Hilafetin kurulması bütün Müslümanlara farzı kifayedir.

9- Hilafet, mükemmel bir ilahi siyasi projedir. Ümmetin enerjisini, kaynaklarını ve zenginliklerini tek bir siyasi varlık altında toplayacaktır. Hizb-ut Tahrir, vahiyden çıkardığı, birçok kitabında yazdığı ve anayasa taslağında özetlediği eksiksiz mükemmel bir ilahi projeyi taşımada eşsizdir. Hilafet siyasette, yönetişimde, ekonomide, eğitimde, uluslararası ilişkilerde, hayatın her alanında dünyanın çehresini değiştirebilecek bir projedir.

10- Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet’i kurmak, İslam şeriatını uygulamak için Müslümanların enerjilerini çalışmak üzere seferber etmektedir. Liderliğini almak için ümmeti kendi projesinin arkasında toplamakta, Tunus’u Hilafet Devletinin dayanak noktası yapmak için güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmektedir. Medine’de ilk İslam Devletinin kuruluşunda örneği, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’dir. Allah’a olan güveni sonsuzdur. Allah, zafer ve hakimiyet vaadini yerine getirmek, İmam Ahmed’in rivayet ettiği hadis-i şerifteki Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için nusret verecek güçlü ve kuvvet ehlini mutlaka hazırlayacaktır.

ثُمَّتَكُونُخِلَافَةًعَلَىمِنْهَاجِالنُّبُوَّةِ  “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ “Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.” [Hac 41]

Diğerleri