Hilafet Devleti’nin bu anayasa taslağını Müslümanların önüne koyduk ki bununla; Hilafet Devleti’ni kurmak ve yeniden Allah’ın indirdikleriyle hükmetmek için çalışsınlar, İslam Devleti’nin vakıasını, şeklini, nizamlarını ve İslam’ın nizam ve hükümlerinden neleri uygulayacağını tasavvur etsinler.

Bu anayasa, İslam akidesinden çıkarılmış ve delilin kuvvetine binaen şerî hükümlerden alınmış İslami bir anayasadır.

Nitekim onun alınmasında, Allah’ın Kitabı’na, Rasulü’nün sünnetine ve bu ikisinin irşat ettiği sahabenin icmasına ve kıyasa itimat edilmiştir.

Dolayısıyla o, sadece İslami bir anayasa olup içinde İslam’dan başka hiçbir şey yoktur. Ayrıca bu anayasa, belirli bir bölge veya ülkeye özgü değildir. Bilakis o, İslam dünyasındaki, dahası Hilafet Devleti’nin İslam’ı bir nur ve hidayet risaleti olarak taşıyacak olmasından, dünyanın işlerini gözetmek ve onu himayesi altına almak için çalışacak olmasından ve onun üzerinde İslam’ın hükümlerini uygulayacak olmasından dolayı tüm dünyadaki Hilafet Devleti için bir anayasadır.

İşte “Hizb-ut Tahrir”, bu projeyi Müslümanlara sunmuş ve Allah’tan, onlara ikram etmesini, bu projesinin Hilafet Devleti için bir anayasa olarak konulması amacıyla müminlerin Raşidi Hilafeti kurma ve Allah’ın indirdikleriyle yeniden hükmetme noktasındaki çabasının amacına ulaşmasını çabuklaştırmasını niyaz etmektedir.

Bu aziz olan Allah’a hiç de zor değildir.