Ordunun Livalarının ve Râyelerinin olması kaçınılmazdır. Liva ile Râye arasındaki fark; Liva, mızrağın ucuna sarılan ve onun üzerine dürülen kumaş parçasıdır. Ona “alem” de denilir. Liva denilmiştir, çünkü büyük olduğundan dolayı sarılır ve sadece ihtiyaç duyulduğunda açılır. O, büyük bir bayraktır ve ordu komutanın yeri için bir alamettir. Her nereye yerleşirse yerleşsin, bu (Liva’) o yere eşlik eder. Râye’ye gelince; orduya verilen alemdir ve (الحرب أم) Umm-ul Harb olarak isimlendirilmiştir. Çoğulu (رايات ) Râyâttır. O -yani Râye-, mızrak ve direğe bağlanır ve rüzgârda dalgalanması için (serbest) bırakılır.

Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında İslam ordusunun Râyeleri ve Livaları vardı. Nitekim Buhari Enes’den, daha haberi onlara ulaşmadan Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Zeyd’in, Câ’fer’in ve İbn-u Ravâha’nın şehâdetini ilan ettiğini ve şöyle dediğini rivayet etmiştir: أخذ الراية زيد فأصيب، ثم أخذ جعفر فأصيب، ثم أخذ ابن رواحة فأصيب “Zeyd Râyeyi aldı ve vuruldu, sonra Ca’fer onu aldı ve o da vuruldu, sonra İbn-u Ravâha onu aldı ve o da vuruldu.” Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den Safer ayının sonunda insanlara Rumlarla savaşmak için nidada bulunduğu ve Usame’yi çağırarak şöyle dediği rivayet edilmiştir: سِرْ إلى موضع مقتل أبيك، فأوطئهم الخيل، فقد ولَّيْتُك هذا الجيش، فأغر صباحاً على أهل (أُبْنَى) وحرِّق عليهم، وأسرع السير تسبق الأخبار، فإن ظفَّرك الله، فأقلل اللبث فيهم “Babanın öldürüldüğü yere git. Onları atlara çiğnet. Zira seni bu orduya komutan tayin ettim. Seher vakti (Ubna) halkına varıp onların üzerine şimşek gibi saldır. Varacağın yere haber ulaşmayacak şekilde hızlı git!. Allah, sana zafer ihsan ederse, onların arasında az kal!” [İbn Hişam bunu Sireti’nde zikretti.] Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in üçüncü gün ağrıları başladı ve Usame’nin Liva’sını kendi eliyle bağladı, Usame onu aldı ve Büreyde’ye verdi ve Cürüf’e karargâhını kurdu. Yine Tirmizi, Haris İbn Hassan el-Bekrî’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Medine’ye geldiğimizde Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i minber üzerinde ve Bilâl’i de Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in karşısında kılıcı kendi önünde tuttuğunu ve siyah Râyelerin dalgalandığını gördük. Böylece bu Râyelerin ne olduğunu sordum. Dediler ki, Amr-u ibn-ul Âss ğazveden döndü. Ayrıca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur: لأُعْطِيَنَّ الراية رجلاً يُحب الله ورسوله، ويُحبه الله ورسوله، فأعطاها عليّاً “Râyeyi Allah ve Rasulü’nü seven ve Allah ve Rasulü’nün de kendisini sevdiği bir adama vereceğim. Böylece onu Ali’ye verdi.” Nesai’de Enes’den şöyle rivayet edilmiştir: أن ابن أم مكتوم كانت معه رايات سوداء في بعض مشاهد النبي صلى الله عليه وسلم “Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in katıldığı bazı savaşlarda, İbn Ummu Mektum’un beraberinde siyah Râyeleri vardı.

Yukarıda geçenlerden Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında ordunun Râyeleri ve Livalarının olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nâsslar incelendiğinde, Râyenin Livadan küçük olduğu, Livanın Râyeden büyük olduğu, Livanın ordu komutanı için bağlandığı, Râyenin orduya verildiği, Livanın ordu komutanı için bir alamet olsun diye ordu karargâhında bulunduğu, Râyelerin tabur ve bölük komutanları ve çeşitli ordu birlikleriyle birlikte olduğu ortaya çıkmaktadır. Ordunun birçok Râyesi olurken bir Livası vardır. Bu, birinin diğerine olan oranı açısındandır.

Renk açısından olana gelince; Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Râyesinin siyah, Livasının beyaz olduğu sabit olmuştur. Tirmizi, İbn Abbas’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: كانت راية رسول الله صلى الله عليه وسلم سوداء ولواؤه أبيض “Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Râyesi siyah Livası beyazdı.” Aynı şekilde Cabir’den şöyle rivayet edilmiştir: أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل مكة ولواؤه أبيض “Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, beyaz livası olduğu halde Mekke’ye girmiştir.” Yukarıda zikredilen Haris İbn Hassan’ın hadisinde şöyle geçti: وإذا رايات سود “Ve o sırada birçok Râyeler vardı.” Dolayısıyla bu hadisler, Râyenin renginin siyah ve Livanın beyaz olduğuna delalet etmektedir.

Şekil açısından olana gelince; Râyenin dört köşesinin ve yünden olduğu varit olmuştur. Bera İbn Âzib’e, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Râyesinin nasıl olduğu hakkında soruldu ve o da şöyle dedi: كانت سوداء مربعة من نَمِرَة “Nemire kumaşından siyah renkli ve kare şeklinde idi.” Tirmizi ve Ahmed rivayet etti. Nemira’nın anlamı, alaca bir elbise, yani yünden bir giysidir. Onun üzerinde (لا إله إلا الله محمد رسول الله) yazılıdır. Râye hakkında söylenenin aynısı Liva hakkında da söylenmiştir. Zira Livanın da dört köşesi vardır ve yünden yapılmıştır ve üzerinde (لا إله إلا الله محمد رسول الله) yazılıdır. Ancak Râyeden büyüktür ve Livanın üzerine siyah hat ile yazılırken Râyenin üzerine beyaz hat ile yazılır.

Nasslarda geçtiği şekle ve bayrakların vakıasına göre; hem Râyenin hem de Livanın açıkça dörtgen olması, eninin ölçüsünün boyunun ölçüsünün üçte ikisi (2/3) olması, sancağın boyunun 120 cm, eninin 80 cm olması; Râyenin boyunun 90 cm, eninin 60 cm olması göz önünde bulundurulur. Livaların ve Râyelerin daha büyük ve daha küçük ölçülerde olması caizdir. Her bölüğün ve her birliğin özel şekil ve renkte Rayesinin olması, tümen ve birlik için özel bir işaret olması için devlet Râyesi ile birlikte dalgalanması tavsiye edilir.

Livalar ve Râyeler, ordu için kullanıldığı gibi devlet cihazlarında, birimlerinde ve ilgili alanlarında da kullanılır. Liva Daru’l Hilafette Halife’nin karargâhının üzerinde dalgalanırken Râyeler ise, devletin tüm ilgi alanlarında, dairelerinde, idari birimlerinde ve kurumlarında dalgalandırılır. Ayrıca tebaanın fertlerinin, kendi kurumlarının, projelerinin ve evlerinin üzerinde dalgalandırmalarına da izin verilir.