IŞİD tarafından ilan edilen Hilafet hakkında açıklama isteyen tüm kardeşlere… İsimlerinizi yazamadığım için özür dilerim. Çünkü isimler listesi bayağı uzun. es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh Daha önce bunun cevabı göndermiştim. Onu size tekrar göndereyim: “Ey değerli kardeşlerim! 1- Bir yerde Hilafeti ilan etmek isteyen herhangi bir grup, bu konuda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve
IŞİD tarafından ilan edilen Hilafet hakkında açıklama isteyen tüm kardeşlere… İsimlerinizi yazamadığım için özür dilerim. Çünkü isimler listesi bayağı uzun.
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Daha önce bunun cevabı göndermiştim. Onu size tekrar göndereyim:
“Ey değerli kardeşlerim!
1- Bir yerde Hilafeti ilan etmek isteyen herhangi bir grup, bu konuda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu takip etmelidir. Hilafeti ilan eden bu grup, ilan ettiği o yerde açıkça otoritesi olmalı, dışarıda ve içeride bu otorite aracılığıyla güvenliği sağlamalıdır. Ayrıca Hilafetin ilan edildiği bölge de, devlet dinamiklerine sahip bir yer olmalıdır. Medine’yi Münevvere’de İslami Devlet kurduğunda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yaptığı şey bu idi. Medine’de otorite Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e aitti. İç ve dış güvenlik İslam otoritesinin emanı altındaydı. Çevre bölgede Medine de devlet dinamiklerine sahipti.
2- IŞİD tarafından ilan edilen Hilafetin ne Suriye ne de Irak üzerinde hiç bir otoritesi yoktur. İçeride ve dışarıda güvenlik ve emniyet de sağlamış değildir. Hatta biat edilen Halife, ortalığa bile çıkamıyor. Aksine devletin ilanından önceki durum gibi hâlâ gizlenmeye devam ediyor! Bu ise Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yaptığına aykırıdır. Devlet kurulmadan önce Allah Subhânehu ve Teâlâ, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sevr mağarasında saklanmasına izin verdi. Ama devlet kurulduktan sonra öyle olmadı. Çünkü Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ümmetin işleri yürütüyor, orduya komutanlık ediyor, davacılar arasında hüküm veriyor, elçiler gönderiyor ve elçileri karşılıyordu. Devletten önceki durum, devletten sonraki durumdan farklıydı. Dolayısıyla IŞİD tarafından ilan edilen Hilafetin içi boştur, hiç bir anlam ifade etmez. O toprak parçasında ilan edilen bu Hilafetin ne bir hakikati ne de dinamikleri olmadığı için onun durumu daha önce Hilafeti ilan edenlerin durumuna benzer. Aksine bu ilan, sadece egolarını doyurmak içindir. Dinamikler, otorite, güvenlik ve eman olmadığı halde birileri çıkıp kendisini Halife ilan edebiliyor, başka birileri de çıkıp kendisini Mehdi ilan edebiliyor vb…
3- Şüphesiz Hilafet, itibarı ve şanı olan bir devlettir. Şeriat, onun nasıl kurulacağını beyan ettiği gibi yönetim, siyaset, ekonomi ve uluslararası ilişkiler ile ilgili hükümlerinin nasıl çıkarılacağını beyan etmiştir. Hilafet, Web sitelerinde veya yazılı basında ya da görsel ve işitsel medyada ilan edilen ve anlamı olmayan sadece bir sembolden ibaret değildir. Aksine Hilafet, dünyayı sarsan ve kökleri toprak parçasında yerleşik büyük tarihi bir olaydır. İç ve dış güvenliği otoritesi korur, içeride İslam’ı uygular, davet ve cihat yoluyla İslam’ı dünyaya taşır.
4- İlan edilen Hilafet, hiç bir anlam ifade etmez. Ne öncesinde ne de sonrasında IŞİD’in vakasını da değiştirmez. Çünkü IŞİD, Hilafetin ilanının öncesinde de, sonrasında da silahlı bir harekettir. IŞİD’in durumu, kendi aralarında ve rejimler ile savaşan diğer silahlı hareketlerin durumuna benzer. Suriye veya Irak veya her ikisi üzerinde bu grupların hiç bir otoritesi yoktur. IŞİD de dâhil bu grupların, devlet dinamiklerine sahip herhangi bir bölge üzerinde otoriteleri olsaydı ve Hilafeti ilan edip İslam’ı da uygulasalardı, kurulan Hilafetin şeri hükümlere uygun olup olmadığını öğrenmek için araştırılmaya değerdi. Araştırma sonrasında da uyulurdu. Zira Hilafetin kurulması, sadece Hizb-ut Tahrir‘e değil, bütün Müslümanlara farzdır. Kim onu hakkıyla ikame ederse, uyulur. Ama gel gör ki durum öyle değildir. Aksine IŞİD de dâhil olmak üzere bütün silahlı gruplar “milisler”, ne devlet dinamiklerine ne toprak parçası üzerinde otoriteye ne de güvenlik ve emana sahiptirler. Dolayısıyla IŞİD tarafından ilan edilen Hilafet, anlamsızdır. Vakasını araştırmak için üzerinde durmaya bile gerek yoktur. Her şey ayan beyandır.
5- Fakat üzerinde durulması gerekli husus, sıradan insanlar nezdinde Hilafet düşüncesine yönelik meydana getireceği olumsuz etkidir. Hilafet düşüncesi bu sıradan insanların gözünden düşebilir. Hilafet, Müslümanlar için büyük öneme sahiptir. Bu durum ile Hilafet, sadece insanların duygularını coşturan ve bazı insanlara endişe veren bir fikir haline dönüşebilir. Kalkar birileri de, bir meydan ya da bir köyde kendisini Halife ilan edebilir, sonra da bir kenara çekilip iyi bir iş yaptığını düşünebilir! Böylelikle de Hilafet, sıradan insanların kalplerinde önem ve büyüklüğünü kaybedebilir. İçeriği olmayan ve dileyen kimsenin isim olarak kullanabileceği güzel bir isim haline dönüşüverir. İşte Hilafetin kurulmasının, daha öncelerine nazaran çok daha yakın olduğu bir zamanda, özellikle üzerinde durulması gerekli olan konu budur. Müslümanlar, Hilafetin kurulmasını sabırsızlıkla bekliyor. Onlar, Hizb-ut Tahrir‘in Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’de Hilafetin ikame keyfiyetine bağlı kalarak kararlı bir şekilde hızla yürüdüğünü ve yolun sonuna geldiğini de görüyorlar. Sonra onlar, Hizb ve Hizbi kucaklayan ümmet arasında canlı, anlamlı ve etkili kaynaşmaya da yakinen şahit oluyorlar. Müslümanlar, bu kaynaşmadan İslam kardeşliğinin ne anlama geldiğinin farkındalar. Onlar, Hizb tarafından kurulacak Hilafet ve işlerin güdülmesi konusunda sağlayacağı başarı ile sevinecekler. Kurulacak Hilafet, hakkıyla Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. İşte böyle bir zamanda Hilafet ilan edilmiştir. Böyle bir ilan, sıradan insanların zihninde Hilafet gerçeği hakkında şüpheli olmasa da, bulanık bir görüntü verir.
6- Bütün bunlar, Hilafeti ilan edenlerin, içeride ve dışarıda devletin güvenliğini koruyacak istikrarlı ve açık bir otoriteleri olmadığı için, sadece Facebook ya da medya üzerinden yapılan böyle bir ilanın zamanlaması hakkında soru işaretini hatta işaretlerini doğurur. Bunun zamanlaması şüphelidir. Çünkü fikri örgütleşme temeline dayanmayan silahlı hareketlere sızmak çok kolaydır. Doğulu ve Batılı kötü adamların, o hareketlerin saflarına girmeleri çok basittir. Bilindiği gibi Batı ve Doğu, İslam’a ve Hilafete karşı kumpas kuruyor. İsmini yok edemese de Hilafetin imajının çarpıtılmasına önem veriyor. Bunlar, Hilafetin kayda değer içeriği olmadan dileyen kimsenin isim olarak koyabileceği şekilde sadece isimde kalmasını istiyorlar. Böylece kâfirleri şoke etmesi gereken büyük bir olay, düşmanların gece gündüz alay edecekleri bir isim haline dönüşüverdi!
7- Bütün bu kötü adamlara rağmen biz, Batı ve Doğu İslam düşmanlarına, onların ajanlarına ve yandaşlarına yüzyıllardır dünyaya egemen olan Hilafetin, malum olup meçhul olmadığını, komplo ve kumpaslara rağmen zaptedilemez olduğunu vurgulamak isteriz.
وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ“Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” [Enfal 30] Aziz ve Güçlü olan Allah, adam gibi adamları bünyesine katan bir partiye Hilafeti nasip eyleyecektir. Onları, ne ticaret ne de alış veriş Allah’ı zikretmekten alıkoyamaz. Onlar, Hilafeti kalplerine, kulaklarına ve basiretlerine kazıdılar. Onun için tüm hazırlıklarını yaptılar. Hilafetin anayasa ve hükümlerini “Yönetim ve idarede” Hilafet Devletinin organlarını istinbat ettiler. Hilafetin kurulmasında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in siretini kendilerine örnek edinerek bu yolda yürüdüler. Bir karış dahi ondan sapmadılar. Onlar, Allah’ın izniyle Hilafet konusunda meydana gelebilecek herhangi bir çarpıtmayı önleyen bir bariyer gibidirler. Onlar, Allah’ın inayeti ve yardımıyla kâfirlerin, ajanların ve yandaşların komplolarını paramparça eden bir taş gibidirler. Onlar, Allah’ın güç ve kudretiyle İslam’ın ve Müslümanların düşmanlarının tuzaklarını başlarına geçiren uyanık siyasetçilerdir.
وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ“Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır.” [Fatır 43]
Ey değerli kardeşlerim!
İslami Hilafet konusu, büyük bir iştir ve şanı da yücedir. Öyle Hilafetin kurulması, saptırıcı basın ve medyanın alay edeceği bir haber olmamalıdır. Aksine Hilafetin kurulması, Allah’ın izniyle uluslararası dengeleri alt üst eden, tarihin yönü ve çehresini değiştiren şiddetli bir deprem etkisi yaratacaktır. Şüphesiz Hilafet, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği gibi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olarak geri dönecektir. Onun için onu kuranlar, ilk Raşidi Hilafeti kuranlar gibi takvalı ve tertemiz olacaklardır. Ümmeti sevecekler, ümmet de onları sevecek. Ümmete dua edecekler, ümmet de onlara dua edecek. Onlar ümmete ümmet de onlara kavuşmaktan mutlu olacak. Ümmetin arasında bulunmaktan nefret etmeyecekler. İşte Nübüvvet metodu üzere kurulacak Hilafet sahipleri böyle olacaklardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Hilafeti, Hilafete ehil olan kimselere bahşedecektir. Biz, ona ehil olmayı Allah’tan ümit ediyor ve onun kurulmasını bize nasip eylemesini temenni ediyoruz.
فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذِي بَايَعْتُمْ بِهِ“O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin.” [Tevbe 111] Allah’tan ümidi kesmeyin. Ey değerli kardeşlerim! Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ, bu uğurda sarf edilen amelleri zayi etmez. Yaptığınız duaları da yanıtsız bırakmaz. Ümidinizi de boşa çıkarmaz. Bu yüzden çok daha fazla çaba ve gayret sarf ederek bize yardımcı olun. Allah için hayır yapın ki, Allah da mükâfatınızı artırsın. Sakın sizi doğru ve ciddi çalışmaktan boş sözler alıkoymasın.
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
H.03 Ramazan 1435 M. 01 Temmuz 2014
Kardeşiniz.”
Umarım bu yeterli olur. Allah, sizi muvaffak etsin ve size yardımcı olsun. Bizi ve sizi işlerin en doğrusuna ulaştırsın.
Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta