MADDE-97: “Tebaadan olup ehil olan herkesin; erkek olsun kadın olsun veya müslüman olsun gayri müslim olsun, maslahatlara bakan dairelerden bir daireye veya herhangi bir idarî kuruma müdür olarak tayin edilmesi ve orada memur olması hakkı vardır.” Bu madde, icare (kira ve ücretle çalıştırmak) hükümlerinden alınmıştır. Zira ücretle çalışan kişinin kiralanması mutlak olarak (yani herhangi bir
MADDE-97: “Tebaadan olup ehil olan herkesin; erkek olsun kadın olsun veya müslüman olsun gayri müslim olsun, maslahatlara bakan dairelerden bir daireye veya herhangi bir idarî kuruma müdür olarak tayin edilmesi ve orada memur olması hakkı vardır.”
Bu madde, icare (kira ve ücretle çalıştırmak) hükümlerinden alınmıştır. Zira ücretle çalışan kişinin kiralanması mutlak olarak (yani herhangi bir kayıt olmaksızın) caizdir. O kişi; ister müslüman olsun ister gayri müslim olsun fark etmez. Çünkü icarenin delilleri geneldir. Zira Allahu Teâlâ şöyle diyor:
فَإِنْ أَرْضَعْنَ لَكُمْ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ “Sizin için (çocuğu) emzirirlerse onlara ücretlerini verin.”[1] Bu bir genel delildir.
Rasul (u) şöyle buyuruyor:
وَلَكِنَّ الْعَامِلَ إِنَّمَا يُوَفَّى أَجْرَهُ إِذَا قَضَى عَمَلَهُ “İşçi işini bitirir bitirmez ücreti verilir.”[2] Bu da bir genel delildir.
Ayrıca Rasul (u), Benu Deyl kabilesinden bir adamı -o kabilesinin dini üzerinde olduğu halde- ücretle çalıştırdı. Bu ise, gayri müslimin müslüman gibi ücretle çalıştırılmasının caiz olduğuna delâlet eder.
Aynı şekilde kadının, erkek gibi ücretle çalıştırılması da delillerin genelliğinden dolayı caiz olur. Böylece kadının, devlet dairelerinde bir dairenin müdürü olması ve orada memur olması caiz olur. Gayri müslim için de devlet dairelerinden birisinde müdür olması ve oralarda memurlardan olması caiz olur. Çünkü memurlar ücretli kişilerdir ve icare delilleri ise geneldir.
Maddede “tebaadan olması” metniyle yapılan tahsise gelince; bunu hükümlerin tatbiki kapsamaktadır. Tebaadan olmayan yani Dâr-ül İslâm’ı sürekli ikâme yeri edinmeyen kişiye müslüman da olsa hükümler tatbik edilmez. Bunun delili Rasul (u)’in bir ordu komutanına tavsiyede bulunurken söylemiş olduğu şu sözüdür:
ثُمَّ ادْعُهُمْ إِلَى التَّحَوُّلِ مِنْ دَارِهِمْ إِلَى دَارِ الْمُهَاجِرِينَ وَأَعْلِمْهُمْ إِنْ هُمْ فَعَلُوا ذَلِكَ أَنَّ لَهُمْ مَا لِلْمُهَاجِرِينَ وَأَنَّ عَلَيْهِمْ مَا عَلَى الْمُهَاجِرِينَ “Sonra onları ülkelerinden muhacirlerin ülkesine göçe davet et. Eğer onu yaparlarsa, muhacirlere olan hak ve sorumluluğun onlara da olacağını onlara haber ver.”[3]
Bu hadisin mefhumu; onlar göç etmezlerse, bize ait olan haklar onlara yoktur, bize ait olan/tebaa sorumluluklar onlara değildir velev ki onlar müslüman da olsalar.
Maddede söz konusu olan ancak hükümlerin kendilerine
tatbik edildiği kişiler bakımındandır. Aksi halde şer’î hüküm, icare
delillerinin genelliliğinden dolayı, tebaadan olmayanın ücretle
çalıştırılmasının caiz olduğuna dairdir.
[1] Talâk: 6
[2] Ahmed b. Hanbel, Baki, Müs,. Mükessirin, 7576
[3] Ahmed b. Hanbel, Baki Müs. Ensar, 21900