MADDE-145: “Beytülmal’ın daimi gelirleri; fey’in tamamı, cizye, harac, madenlerden alınan beşte bir gelir ve zekattır. Devletin ihtiyacı olsun veya olmasın, bu mallar daimi olarak alınır.” Bu maddenin delilleri devlet gelirleri ile ilgili delillerdir. Feyle (Ganimetle) ilgili delil Allahu Teâla’nın şu sözüdür: مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ
MADDE-145: “Beytülmal’ın daimi gelirleri; fey’in tamamı, cizye, harac, madenlerden alınan beşte bir gelir ve zekattır. Devletin ihtiyacı olsun veya olmasın, bu mallar daimi olarak alınır.”
Bu maddenin delilleri devlet gelirleri ile ilgili delillerdir.
Feyle (Ganimetle) ilgili delil Allahu Teâla’nın şu sözüdür:
مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ “Allah’ın fethedilen memleketler halkının mallarından Rasulü’ne verdikleri; Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir.”[1]
حَتَّى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ “Ta ki, onlar güçleri kadar ve horlanmış olarak cizye verinceye kadar.”[2]
Haracın delili ise Rasulullah (u)’in şu hadisidir:
“Bir Müslümanın arazisinde, hem harac, hem de öşür birleşmez.”
Haraci arazi ile ilgili olarak Ebu Ubeyde şöyle demektedir: “Biz, fethedilen arazilerle ilgili olarak Peygambere (u)’den ve ondan sonra gelen halifelerden gelen haberleri incelediğimiz zaman üç hükümle karşılaşmaktayız:
1- Halkının kendiliğinden Müslümanlığı kabul ettiği araziler. Bu arazi öşri arazidir, bu araziden öşürden başka bir şey alınmaz,
2- Belli bir vergi vermek suretiyle, barış ve sulh yolu ile fethedilen yerler. Burada yaşayanlar neye göre sulh yapmışlarsa onu vermek durumundadırlar; daha fazla verme mecburiyetleri yoktur.
3- Zor kullanarak, zorla fethedilen yerler. İşte Müslümanların ihtilaf ettiği arazi çeşidi budur. Bir kısım fukahanın görüşüne göre, o yer; ganimet arazisidir. Oradan elde edilen gelirin beşte biri alınır ve taksim edilir; beşte dördü orayı fetheden kimseler arasında bölüştürülür. Geri kalan beşte bir ise; Allah (Y)’ın Kur’an’da beyan ettiği kimselere verilir. Bir kısım fukaha da, böylesi bir arazinin, idare ve bakımı, imama (devlet reisine) havale edilir; Halife dilerse, onu ganimet arazisi gibi beşe böler ve taksim eder Peygamber (u)in Hayber arazisini yaptığı gibi; dilerse, onu ganimet kabul ederek beşe bölmez ve taksim etmez, fakat onu Ömer’in Irak arazisinde yaptığı gibi, bütün Müslümanlara vakfeder. İşte fethedilen arazilerin ahkamı, bundan ibarettir.” Ebu Ubeyde’nin sözü burada sona eriyor.
Madenden alınacak beşte bire ait delil ise: Peygamber (u)’in şu sözüdür.
وَفِي الرِّكَازِ الْخُمُسُ “Madende beşte bir vergi vardır.”[3]
Zekatın delillerine gelince: Bunun delilleri çoktur. Nitekim Allah’ın (Y), “Zekatı veriniz” emri ile Peygamber (u)’in Muaz b. Cebel’e söylediği şu sözüdür:
فَأَعْلِمْهُمْ أَنَّ اللَّهَ افْتَرَضَ عَلَيْهِمْ صَدَقَةً فِي أَمْوَالِهِمْ تُؤْخَذُ مِنْ أَغْنِيَائِهِمْ وَتُرَدُّ عَلَى فُقَرَائِهِمْ “Zenginlerinden alınıp fakirlere verilmek üzere onlara Allah (Y)’ın mallarında zekatı farz kıldığını bildir.”[4]
Bu delillerin hepsi farzı ifade ediyor. Bu malları
vermek fazdır. Bunun için ister devletin hazinesi ister muhtaç olsun ister
olmasın bu, daima ilgili kimselerden alınır. Çünkü Allah (Y), almayı ve vermeyi farz kılmıştır. Farz ise, yerine getirilmesi lazım olan bir vazifedir.
[1] Haşr: 7
[2] Tevbe: 29
[3] Buhari, K. Zekat, 1303
[4] Buhari, K. Zekat, 1308