MADDE-149: “Devlet, tabiyetini taşıyan herkese iş bulmayı garanti eder.” Bunun delili, Rasul (u)’in şu sözüdür: الامَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İmam da (devlet reisi) kendi idaresi altında bulunanlardan mesuldur.”[1] Bu husus, bu hadisin genel ifadesinin şümulüne girer. Halka ait olup yerine getirilmesi gereken işlerin en ehemmiyetlisi çalışabilecek gücü olduğu halde iş bulamayan, kimselere iş
MADDE-149: “Devlet, tabiyetini taşıyan herkese iş bulmayı garanti eder.”
Bunun delili, Rasul (u)’in şu sözüdür:
الامَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İmam da (devlet reisi) kendi idaresi altında bulunanlardan mesuldur.”[1]
Bu husus, bu hadisin genel ifadesinin şümulüne girer. Halka ait olup yerine getirilmesi gereken işlerin en ehemmiyetlisi çalışabilecek gücü olduğu halde iş bulamayan, kimselere iş imkanı sağlamaktır. Bakacak bir kimsesi ve yakını bulunmayan fakirin nafakası devlete aittir. Zira, Rasul (u) şöyle dedi:
“Ölerek geride kimsesiz bırakan kimsenin, bıraktığı yetime bakmak, bize ait olduğu gibi bir mal bırakırsa ona da biz mirasçı oluruz.”
Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadiste ise şöyle demiştir:
“Bir kimse ölüp geriye mal bırakırsa bıraktığı mal geride kalan mirasçılarınındır. Kim de borç veya bakıma muhtaç aile bırakırsa onu bana getirsinler, ben onun mevlasıyım.”
Üzerine nafakası vacib olan kimsenin, nafakasını temin için, ona bir iş sağlaması ve bulması lazımdır. Rivayet edildiğine göre; “Peygamber (u)’e bir adam gelip kendisinden mal talep etmişti, Rasul (u) ona bir şeye malik olup olmadığını sordu. Gelen dilenci, kendisinin çok az, muayyen bir malı olduğunu söyleyince, gidip onu getirmesini emretti. Dilenci gidip, kendisine ait malı getirince, Rasul (u) onu müzayede yolu ile satışa arz etti. Satılan malın bedeline bir balta satın alıp, onunla odunculuk yapıp kendi el emeği ile geçinmesini sağlamak için mal sahibine verdi.”
İşte Peygamber (u)’in bizzat ona bir iş temin etmek için çalışmış olması, iş bulamayan kimselere iş bulma görevinin devlet reisine ait olduğuna delildir. Bundan başka Beytülmal, fiilen veya hükmen aciz kimselerin, nafakasını temin etmek mecburiyetindedir. Fiilen aciz kimse iş yapmaya gücü olmayan kimsedir. Hükmen aciz kimse ise iş yapmaya gücü olduğu halde iş bulamayan kimsedir. Bu durumda olan kimse hükmen acizdir. Fiilen aciz olan kimseye iş bulmak ve onun nafakasını temin etmek nasıl vacib ise, hükmen aciz olan kimseye aynı şekilde iş bulmak nafakasını temin etmek vacib olur. Bilindiği gibi Şeriat, dilenmeyi haram kılmıştır. Ancak bu dilenme devletten bir şey isteme anlamında olursa bu caizdir.
Ebu Hureyre’den rivayet edilen bir hadise göre; “Peygamber (u) şöyle demiştir Dilenmek kişinin yüz suyunu döküp sıkıntıya katlandığı bir iştir. Ancak dileğini Sultan’dan isterse veya çok mühim olan bir işten dolayı olursa sakıncası yoktur.”
Hadiste geçen “Sultan” devlet demektir.
Ki, kişi kendi meselesini devletten isteyebilir. Çünkü mükellef bulunan merci
devlettir. Bundan dolayı işsizlere iş bulmak veya onların nafakasını temin
devlete ait bir görevdir.
[1] Buhari, K. İstikrad, 2232