MADDE-150: “Fert ve şirketlerin mahiyetinde çalışanlar çalışma şartları ve hakları yönünden devlet hizmetinde çalışanlar gibidir. İşçi veya işin nevi ne olursa olsun ücretle çalışan herkes memurdur. İşveren ve işçi, ücretin dışında başka bir konuda ihtilafa düşerlerse, şer’î hükümlere göre icare akdine (iş anlaşmasını) istinaden hükmolunurlar.” Bununla ilgili delil icareye ait delilin aynısıdır. Çünkü memur, ücretle
MADDE-150: “Fert ve şirketlerin mahiyetinde çalışanlar çalışma şartları ve hakları yönünden devlet hizmetinde çalışanlar gibidir. İşçi veya işin nevi ne olursa olsun ücretle çalışan herkes memurdur. İşveren ve işçi, ücretin dışında başka bir konuda ihtilafa düşerlerse, şer’î hükümlere göre icare akdine (iş anlaşmasını) istinaden hükmolunurlar.”
Bununla ilgili delil icareye ait delilin aynısıdır. Çünkü memur, ücretle çalışan kimsedir. Allahu Teâla şöyle demiştir:
فإن أرضعن لكم فاتوهن أجورهن “Eğer kadınlar sizin için emzirirlerse onların ücretlerini veriniz.”[1]
Rasul (u) ise bir hadisinde şöyle dedi:
ثَلاثَةٌ أَنَا خَصْمُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ … وَرَجُلٌ اسْتَأْجَرَ أَجِيرًا فَاسْتَوْفَى مِنْهُ وَلَمْ يُعْطِ أَجْرَهُ “Üç kişi vardır ki, ben onların kıyamet günü hasmıyım, dedikten sonra sözüne devamla en son olarak şöyle buyurur: Üçüncüsü ise ücretle birini çalıştırıp onun işinden istifade ettiği halde ücretini vermeyen kimsedir.”[2]
Ücret konusunda vuku bulan anlaşmazlığı çözüm için, emsal ücrete kıyas yapılarak ücret ödemeye gelince bunun delili “mihr-i misil” ile ilgili delildir. Çünkü, mihir de bir ücrettir. Yani, işçinin emeğinin karşılığını aldığı ücret gibidir Mihir, zikredilmediği zaman ve ihtilaf edildiği zaman emsaline göre hüküm verilir. Abdullah İbni Mesut’tan rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: “Kocasının mihrini zikretmediği ve ölünceye kadar da cinsi ilişkide bulunmadığı bir kadına verilecek mihir, o kadının akrabasına verilen mihirdir, ne fazla ne de eksik olacaktır. Kadın, iddeti bekler ve mirastan pay alabilir. Ma’kal bin Sinan el Eşcai ayağa kalkarak şöyle dedi: Rasulullah (u) Vasık’ın kızı Buru’ hakkında aynen hükmettiğin gibi hükmetti.”
Böylece Şeriat, mihri zikredilmeyen kimsenin mihrini “mihir-i misil” olarak vacib kılmıştır. Aynı şekilde zikredilen “belirtilen ve tayin edilen” mihir konusunda ihtilafa düşüldüğü zaman da durum aynıdır. Mihrin bir ücret olması ile ilgili delile gelince; Allahu Teâla’nın şu sözüdür:
فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ “Onların ücretlerini veriniz.”[3]
Allah (Y) bu ayette “ecr” diye zikrettiği şey ücrettir. Mihirin bir ücret olması, yani bir yararlanma karşılığı hususu ise, çeşitli ayetlerde tekrar tekrar zikredilmiştir:
فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِهِ مِنْهُنَّ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةً “Onlardan yararlandığınız müddetçe, bir fariza olarak onların ücretlerini veriniz.”[4]
فَانكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ “Onları velilerinin izniyle nikah ediniz ve maruf ölçüler içerisinde ücretlerini veriniz.”[5]
İşte buradan hareketle ücretle çalışan bir kimsenin
ücreti önceden tayin ve tespit edilmemişse “ecri-i bil misil” yani,
aynı işi yapmış olan başkalarına kıyasla, veya iş verenle işçi, ücreti hususunda
ihtilafa düşerlerse, yine ecri-i bil misil ile ücret ödemeye hükmedilir.
[1] Talak: 6
[2] Buhari, K. Buyu’, 2075
[3] Nisa: 24
[4] Nisa: 24
[5] Nisa: 25