MADDE-151: “Çalışanlara verilecek ücret, işin sağladığı faydaya göre olduğu gibi, çalışanın sağladığı menfaate göre tespit edilir. Verilecek veya tespit olunacak ücret ölçüsü hiç bir zaman çalışanın sahip olduğu bilgiye göre olmayacağı gibi işçinin ve çalışanın sahip olduğu ilmi diplomaya göre de olmaz. Çalışanların kıdemlerine göre herhangi bir artış olmaz. Yani, çalışan kimsenin bir kaç sene
MADDE-151: “Çalışanlara verilecek ücret, işin sağladığı faydaya göre olduğu gibi, çalışanın sağladığı menfaate göre tespit edilir. Verilecek veya tespit olunacak ücret ölçüsü hiç bir zaman çalışanın sahip olduğu bilgiye göre olmayacağı gibi işçinin ve çalışanın sahip olduğu ilmi diplomaya göre de olmaz. Çalışanların kıdemlerine göre herhangi bir artış olmaz. Yani, çalışan kimsenin bir kaç sene kıdemli bulunması, diğer işçiye ücret bakımından üstün olmaya ve fazla ücret olmaya sebep olmaz. Bilakis herkesin hak ettiği ücret ne ise o, kendilerine ödenir. İster bu ücret işe, ister bu işi yapan işçiye göre tespit edilmiş olsun fark etmez.”
Bunun delili: İcare ile ilgili şer’î tariftir. Zira şer’î tarif aynı zamanda şer’î bir hükümdür. Şer’î hükümle şer’î kaide aynı şeydir. Zira bu doğru bir içtihatla bir veya birkaç şer’î delilden istinbat edilen bir husustur. Bunun için, şer’î tarif aynen şer’î bir hüküm gibi uygulanan meseleye bir delil teşkil eder. Şer’î nass her iki halde de ilgili meseleye tatbikleri noktasından, şer’î hükme delil olabileceği gibi, aynı zamanda meseleye tatbik edilen şer’î tarife de bir delil teşkil eder. Nitekim icar ile ilgili olarak getirilen şer’î tarif şudur: “Bir bedel veya karşılık olmak şartıyla menfaat üzerine yapılan bir akittir.” Ücretli için menfaat iki şekilde tahakkuk eder:
1- Yapılan işin sağladığı menfaat. Bir mühendisin yaptığı gibi,
2- Bizzat şahsın sağladığı menfaat, bir hizmetçinin bizzat çalışarak sağladığı menfaat gibi. Ancak bu iki çeşit menfaat üzerinde akit yapılabilir. Bu iki şeklin dışında akdin neticesinin icrası kesin olarak sahih olmaz. Buna göre akid, sırf malumat üzerine yapılamayacağı gibi neticesi de bağlayıcı olmaz. Yine akit, sadece ilmi diploma ve belge üzerine de yapılamaz. Akit ücretlinin sağlayacağı menfaat üzerine yapılır ve neticesi bağlayıcı olur. Bu da, ya şahsın çalışmasıyla sağlayacağı yarar veya yaptığı işin sağlayacağı yararlardır. Ücret ise, akdin, üzerinde yapıldığı bu menfaatin karşılığında ve mukabilinde söz konusu olur. Bunun için, akid, diplomaya göre takdir edilen bir derece üzerinde yapılamayacağı gibi, sahip olunan malumat ve bilgi üzerinde de yapılamaz. Akid, ya hizmetçi gibi bizzat vücudunun çalışmasıyla şahsına veya bir mühendis gibi ilim ve tecrübesiyle yapacağı işin yararına göre tahakkuk eder. Bunun dışında akit olmaz. Çünkü başka şekil, akdin tarifine uymamaktadır.