Artık İslam Ümmetinin Bir Asırlık Zillet ve Zülle Son Vermesinin Zamanı Gelmedi mi?

İslam ümmeti, 3 Mart 1924’te Hilafetin yıkılması felaketinden daha büyük bir felaket yaşamamıştır. 1924’te mücrim Mustafa Kemal, vahim bir şekilde Hilafetin kaldırıldığını duyurdu. Hilafetin kaldırılmasıyla on üç asırlık izzet ve fetihler son buldu, dünyanın dört bir yanına yayılan İslam’ın nuru söndü. Hilafetin gölgesi altında huzurlu ve güvenli bir hayat süren Müslümanlar ve hatta gayrimüslimler sefalete

İslam ümmeti, 3 Mart 1924’te Hilafetin yıkılması felaketinden daha büyük bir felaket yaşamamıştır. 1924’te mücrim Mustafa Kemal, vahim bir şekilde Hilafetin kaldırıldığını duyurdu. Hilafetin kaldırılmasıyla on üç asırlık izzet ve fetihler son buldu, dünyanın dört bir yanına yayılan İslam’ın nuru söndü. Hilafetin gölgesi altında huzurlu ve güvenli bir hayat süren Müslümanlar ve hatta gayrimüslimler sefalete maruz kaldılar. Aslında Hilafetin kaldırılması ilanı hiç de sürpriz olmadı, çünkü öncesinde bazıları, Müslümanlar ile ilgili olan bazı eylemler gerçekleşmişti. Anlayışları o kadar zayıflamıştı ki Osmanlı Hilafetinin sonlarına doğru ortaya çıkan yeni sorunlara şeri çözümler üretemez hale gelmiştiler. Bazıları da düşmanlar ile ilgiliydi. Ümmetin üzerine kuduz köpekler gibi üşüşen Batı’nın köpekleri ve kurtları, dokusunu parçalamak için ümmetin bünyesine milliyetçilik zehrini kusmuşlar ve yok etmek için de ittifaklar kurmuşlardı.

O zamandan beri ümmet, güvenliğini koruyan, canını, onurunu ve malını savunan, Fırat’ın kenarında bir koyun kaybolsa kendisinden ondan sorumlu tutan bir çoban ve imamdan yoksundur! İmamın yerini, kendilerini kafir Batı’ya, sistemine, fikirlerine ve kültürüne satan hain Ruveybida yöneticiler almıştır. Ülkemiz tek bir ülkeyken elli küsur ülkeye bölünmüştür. Kâfir milletler bizi öldürmek, yerimizden etmek, Kur’an-ı Kerim’e saygısızlık etmek ve Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret etmek için hışımla üzerimize üşüşmüşlerdir.

Bugün Batı’nın açık desteği ve Müslümanların hain yöneticilerinin işbirliğiyle Yahudi varlığının, Gazze’de savunmasız Müslümanlara karşı işlediği suç, vahşet, katliam ve yıkım, İslam ümmetinin Hilafet’in yokluğunda maruz kaldığı sefil durumun en büyük tanığıdır.

Ey Müslümanlar! Yüzyıllık zilletin tozundan silkinmenin zamanı gelmedi mi? Artık dininize ve Peygamberinizin hidayetine dönmenizin, Rabbinizin Raşidi Hilafeti yeniden kurma buyruğuna uymanızın zamanı gelmedi mi? Yüz yıldır boynunuzda asılı ve âtıl duran bu büyük farzı yerine getirmenizin zamanı gelmedi mi?

Ey Müslümanlar! Bilin ki Allah, haksız yere dökülen her damla kandan, uygulanmayan her hadden ve daveti taşıma ihmalkarlığından sizi hesaba çekecektir. Kâfir Batı’nın, Yahudilerin, Mecusilerin ve Budistlerin Müslümanların kanını döktüklerini görüyoruz. Çocukların, kadınların, Filistin’deki savunmasız Müslümanların, Türkistan’daki Uygurların ve Burma’daki Rohingyaların yardım çığlıkları attıklarını duyuyoruz. Bu nedenle her Müslüman, Allah huzurunda argümanını sunmaya hazır olmalıdır. Bilindiği gibi hiçbir şey O’na gizli değildir.

Tüm bu trajediler nedeniyle Hizb-ut Tahrir, Hilafeti kurmak, Müslüman ülkeleri kurtarmak ve onları tek bir devlet ve adil bir imam altında birleştirmek için sizi çok çalışmaya çağırıyor.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Irak
Medya Bürosu

Diğerleri