Haber: Arap Devletleri Birliği Konseyi’nin Gazze’deki savaşa, bölgedeki diğer bazı konulara ve bölgesel zorluklara odaklanan çalışmaları, otuz üçüncü olağan oturumunda zirve düzeyinde sona erdi. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, zirvenin bitiminden sonra Bahreyn Dışişleri Bakanı ile düzenlediği basın toplantısında, mevcut oturumun Arap hükümetleri ve diplomatlarının “benzeri görülmemiş bir katılımına” tanık olduğunu ve farklılık
Haber:
Arap Devletleri Birliği Konseyi’nin Gazze’deki savaşa, bölgedeki diğer bazı konulara ve bölgesel zorluklara odaklanan çalışmaları, otuz üçüncü olağan oturumunda zirve düzeyinde sona erdi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, zirvenin bitiminden sonra Bahreyn Dışişleri Bakanı ile düzenlediği basın toplantısında, mevcut oturumun Arap hükümetleri ve diplomatlarının “benzeri görülmemiş bir katılımına” tanık olduğunu ve farklılık ve gerginliklerden uzak olduğunu söyledi.
Liderlerin zirve sırasındaki konuşmalarında da olduğu gibi, nihai bildiride Gazze’deki duruma odaklanıldı ve iki devletli çözüm uygulanıncaya kadar uluslararası güçlerin “işgal altındaki Filistin topraklarında” konuşlandırılması çağrısında bulunuldu.
Yorum:
Arap zirvesi liderlerinin Filistin topraklarının işgal edildiğini onayladığı doğrudur ancak bizler, onların çocukların ve kadınların katili işgalciye karşı savaş ilan etmelerini beklemeyeceğiz ve aklımıza bile getirmeyeceğiz; zira onların alışık oldukları şey; sadece Arap ve Müslüman liderler tarafından daha fazla boş konuşma ve açıklamaların yapılması ve itaatkar diplomasinin olmasıdır. Zira alçaklık ve ihanet onlardan ayrılmayı reddetmektedir.
Nitekim 220 günden fazla süren vahşi katliam ve soykırımın, 19.000’den fazla yetim çocuğun kayıt altına alınmasının ve 25.000’den fazla çocuk ve kadının öldürülmesinin ardından Arap zirvesi nihai bildirisinde, iki devletli çözüm uygulanana kadar uluslararası güçlerin işgal altındaki Filistin topraklarına konuşlandırılması çağrısında bulundu!!
Büyük fedakarlıkların ve tertemiz kanların bedeli, Amerikan çözümünü benimsemek mi olmalıdır?! Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın Yahudi varlığına verdiği destekten sorumlu tuttuğu Amerika yaptığı konuşmasında, “(“İsrail’in” Gazze Şeridi’ne yönelik) saldırısının Amerika’nın siyasi ve askeri desteğiyle gerçekleştirildiğini” vurguladı; çağrılarıyla suçlamalarını nasıl örtüştürüyor acaba?! Zira nasıl olur da Amerikan çözümünün benimsenmesi çağrısında bulunurken aynı zamanda onu sorumlu tutabilir ki?! Bir katil nasıl merhametli olabilir?!
Amerika’nın yıllardır gerçekleştirmeye çalıştığı iki devletli çözüm, halen enkaz altında olan Gazzeli çocukların kan ve vücut parçaları için pazarlık yapmaktan ve işgalcinin Müslümanların topraklarının üzerinde pekiştirilmesinden başka bir şey değildir; tertemiz kanlar için nasıl pazarlık yapabiliriz ve suçlu katillerle nasıl müzakere edebiliriz Allah aşkına?! Bu ne kadar utanç verici ey Müslümanların başındaki yöneticiler?!
Oysa bu gâsıp işgalciyle şerî ilişki, tam bir kurtuluşa kadar savaş durumunu temsil etmektedir; dolayısıyla onunla yapılan herhangi bir müzakere, onun varlığının zımni olarak tanınması ve Müslümanların topraklarından aşamalı olarak feragat edilmesi anlamına gelmektedir; bu ise Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere ihanettir.
Müslüman orduları seferber edilmedikçe Filistin’de akan kan ve Müslümanların elem ve acıları son bulmayacaktır; yetmiş yıldır süren kâbusun gerçek çözümü işte buna denir; bu yüzden Müslüman orduları, işgal altındaki topraklardaki kardeşlerini ve bacılarını korumak ve desteklemek için inisiyatif almalı ve ön saflarda yer almalıdırlar. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ”Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir.” [Enfal 72] Zira Allah’ın düşmanlarını korkutacak ve onların kalplerine korku salacak uçaklara, tanklara ve her türlü teçhizata ve güce sahip olanlar onlardır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rana Mustafa