MADDE – 191: “İslâmi esaslara dayanmayan teşkilatlara veya İslâm ahkamından başka tatbik edilen hükümlere, İslâm Devleti’nin iştirak etmesi caiz değildir. Meselâ; Birleşmiş Milletler Teşkilatları, Devletlerarası Adalet Mahkemesi, Devletlerarası Para Fonu, yine Dünya Bankası ve bölge teşkilatları nevinde olan Arap Birliği ve Arap Dünyası Kalkındırma teşkilatları gibi yerlere İslâm Devleti’nin iştiraki caiz değildir.” Devletlerarası teşkilatların dayandığı
DEVAMIMADDE – 190: “Devlet, davetin gerektirdiği maslahatı göz önünde bulundurarak, bilfiil savaş halinde olmayan devletler nezdinde elçilikler açabilir. Bu elçiliklerin görevi, davet yüklenmek ve İslâm’a çağrı yapmaktır.” Bunun delili; Rasul (u)’in Abdullah b. Huzeyfe ile Kisra’ya, Dihyettül Kelbi vasıtasıyla Roma İmparatoru Herakliyus’a gönderdiği mektuplardır. İşte Peygamberin kâfirlere gönderdiği bu elçiler, İslâm Devleti’nin kâfir devletlerde elçilikler
DEVAMIMADDE – 189: “Fiilen savaş halinde bulunmadığımız devletlerle yine bilfiil sömürgeci olmayan ve bizim ülkelerimiz üzerinde gözü bulunmayan devletlere, kültür ve siyasi zihniyetlerini yaymamak şartıyla elçilik kurmalarına müsamaha edilir.” Bu hususa ait delil, Rafi’den rivayet edilen şu hadistir: “Ben ahdime vefasızlık yapmayacağım gibi elçileri de hapsetmem.” İbni Mesud’dan rivayet edildiğine göre: İbni Nevvahe ile İbni
DEVAMIMADDE – 188: “Askeri antlaşmalar ve bu neviden olan hususlar ve buna tabi siyasi antlaşmalar ile; askeri üs ve hava meydanlarının kiraya verilmesi kesinlikle yasaktır. İyi komşuluk antlaşmaları, iktisadi, ticari, mali, kültürel ve ateşkes gibi antlaşmalar ise caizdir.” Antlaşmaların tarifi şudur: Devletlerin aralarında bir ilişkiyi düzenleyen ve bir gaye için yaptıkları ittifaklardır. Bu da, bu
DEVAMIMADDE – 187: “İslâm Devleti’nin yeryüzündeki diğer devletlerle ilişkileri, şu değerlendirmelere göre, olur: 1.) İslâm dünyası içerisinde bulunan devletler, tekbir ülke gibi değerlendirilir. Bundan dolayı harici ilişkiler statüsüne girmezler. Bu devletlere dış siyasetle ilgili ilişkiler uygulanmaya konmaz. İslâm Devleti; bu devletlerin hepsini birleştirerek, tekbir devlet haline gelmeleri için çalışır. Bu devletlerde yaşayan insanlar, yabancı tebaa
DEVAMIMADDE – 186: “İslâm davetinin yüklenilmesi; dış siyasetin etrafında döndüğü ve İslâm Devleti’nin diğer devletlerle olan ilişkilerini üzerine oturttuğu bir esas ve mihverdir.” Bu madde, Peygamber (u)’in devlet reislerine gönderdiği mektuplardan, Filistin’de Romalılarla savaşmak için Balka ve Darum sınırlarına gönderilmek üzeri Üsame ordusunu savaşa hazırlanmasından ve son ölüm hastalığında bile ordunun savaşa gitmesi için gösterdiği
DEVAMIMADDE – 185: “Ümmetin siyasi meselesi; İslâm Devleti şahsiyetinin gücünde, İslâm ve hükümlerinin tam ve güzel tatbiki ve İslâm davetinin bütün dünyaya ulaştırılmasında ifadesini bulan İslâm’dır.” “Siyasi mesele” kelimesinin ifade ettiği mana; hem devlete hem de ümmete hitabeden, bu her ikisini ilgilendiren ve yerine getirilmesi kesin istenen işlerdir. Bu iş; bazen genel olabilir. İşte buna
DEVAMIMADDE – 184: “Fert, ümmet ve devletlere ait işleri görüp gözetilmesinde İslâmi fikirlerin yücelik ve üstünlüğünü izhar etmek; siyasi yol ve metotlarının en büyüğü olarak itibar edilir.” Bu madde, devletin yerine getirmesi vacib olan hususlara işaret ediyor. Bu maddenin ifade ettiği hususlar; mübah değil farzdır; Şöyle ki; Devlet, İslâm davetini, açık seçik, herkesin dikkatini çekecek
DEVAMIMADDE – 183: “Devletlerin işlediği cinayetlerin meydana çıkarılması ve; bozuk siyasetlerinin tehlikesini beyan etme; çirkin ve kirli tertiplerinin içyüzünü ifşa etme; saptırıcı ve yalancı şahsiyetleri düşürmek hususunda cesaret göstermek siyasi üslup ve metotların en önemlilerindendir.” Üslup ve metotla ilgili bu maddenin konusu da yine Halifenin rey ve içtihadına bırakılmış mübah sahasına girer. Rasul (u) Ahzab
DEVAMI