MADDE-107: “Ümmet Meclisinin şu dört yetkisi vardır: 1-) a-) Meşveret kelimesinin uygun düştüğü hususa dahil olan dahilî işlerden her hususta Ümmet Meclisinin görüşünü almak icab eder. Şöyle ki: Yönetim, öğretim, sağlık, iktisad, v.b. işlerde Ümmet Meclisinin görüşü alınır ve bağlayıcı olur. Meşveret kelimesinin uygun düştüğü hususa dahil olmayan her hususta Ümmet Meclisinin görüşünü almak icabet
DEVAMIMADDE-106: “Şuraya dahil olup meşveret nevinden olan meselelerde doğru ya da hata oluşuna bakmaksızın çoğunluğun görüşü alınır. Şuraya dahil olan diğer hususlarda çoğunluğa ve azınlığa bakmaksızın doğru olan alınır.” Bu maddenin delili, Rasul (u)’in fiilidir. Zira Rasul (u), Uhud Savaşında çoğunluğun görüşüne uydu. Bedir Savaşında ise Habbâb b. Münzir’in görüşüne uyup kendisinin uygun gördüğü görüşünü
DEVAMIMADDE-105: “Şura, ancak müslümanların hakkıdır. Şurada gayri müslimlerin hakkı yoktur. Görüş belirtmek ise müslim ve gayri müslim tebaanın tüm fertleri için caizdir.” Şuranın müslümanlara ait bir hak oluşunun delili şu iki ayettir: وَشَاوِرْهُمْ فِي الأمْرِ “(İdarî) iş hususunda onlara danış.”[1] وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ “Onların işleri aralarında Şura (danışma) iledir.”[2] (Bu ayetlerdeki (هم) “hüm” (onlar) zamiri
DEVAMIMADDE-104: “Şura, mutlak olarak rey/görüş almaktır. Meşveret ise bağlayıcı görüş almaktır. Teşrî (yasama, yani şer’î hükümleri çıkartma ve benimseme işi), tarif (şer’î ve şer’î olmayan tarifler), gerçekleri ortaya çıkartmak gibi fikrî hususlar, teknik ve ilmî hususlar meşveretten değildir. Fakat bunlardan başka görüşler, meşveret konusuna dahil olurlar.” Bu madde, Şura ayetinden ve hadisten alınmıştır. Zira Allahu
DEVAMIMADDE-103: “Hilâfet Devleti’nin tabiyetini taşıyan herkes; erkek olsun kadın olsun, müslim olsun gayri müslim olsun, akil baliğ olunca Ümmet Meclisinde üye olma hakkına sahiptir. Ancak gayri müslimlerin üyeliği, yöneticilerin zulmünden ya da İslâm’ın kötü tatbik edilmesinden şikayeti açığa vurmakla sınırlıdır.” Bu madde, Ümmet Meclisi üyeliğini Dâr-ül İslâm’da olan kişilerle sınırlandırmaktadır. Çünkü, Dâr-ül Küfür’de ikâmet eden
DEVAMIMADDE-102: “Ümmet Meclisi üyeleri seçimle seçilirler. Tayinle tayin olunmazlar.” Bu, şundan dolayıdır: Ümmet Meclisi üyeleri, görüş ortaya koyma hususunda insanların vekilleridir. Vekil ise, ancak mütevekkili/vekil kılanı tarafından seçilir. Vekil mütevekkil üzerine kesinlikle zorla empoze edilmez. (Seçmediği birisini “bu senin vekilindir” diye kabule zorlanmaz.) Ümmet Meclisi üyeleri, fert ve cemaatlar olarak görüşte insanların temsilcileridir. Geniş bölgelerde
DEVAMIMADDE-101: “Halifenin, kendilerine başvurması için reyde müslümanları temsil eden şahıslara Ümmet Meclisi denir. Yöneticilerin zulmünden ya da İslâm hükümlerinin kötü tatbik edilmesinden şikayet için gayri müslimlerin de Ümmet Meclisinde bulunmaları caizdir.” Bu madde; Rasul (u)’in, Ensar ve Muhacirlerin ileri gelenlerinden bir kısmını idarî işler hususunda kendisiyle istişare yapmak için sürekli kendilerine başvurmak maksadıyla tahsis etmesinden
DEVAMI