Yıkım, ceset parçaları, bombardıman, katliamlar, Mescid-i Aksa’ya saygısızlık ve avlusunda Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret, daha ne zamana kadar devam edecek ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti! Yedi aydır ümmeti ve ordularını Allah yolunda cihat etmeye çağırıyoruz. Ordulara Allah’ın şu çağrısıyla çağrıda bulunuyoruz: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا
Yıkım, ceset parçaları, bombardıman, katliamlar, Mescid-i Aksa’ya saygısızlık ve avlusunda Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret, daha ne zamana kadar devam edecek ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti!
Yedi aydır ümmeti ve ordularını Allah yolunda cihat etmeye çağırıyoruz. Ordulara Allah’ın şu çağrısıyla çağrıda bulunuyoruz:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39] Daha ne zamana kadar devam edecek ey İslam ümmeti!
Hain rejimleri ve kukla yöneticileri devirmenizin zamanı gelmedi mi? Yöneticilerin, Siyonist düşmanı uluslararası hukuka ve kararlara uymaya çağırdıkları içi boş açıklamalarına öfkelenmiyor musunuz? Hangi hukuk ve kararlardan bahsediyorlar? Yedi aydır gazaba uğrayanlar çocukları, kadınları, hastaları ve mahkumları öldürmekte, hastaneleri, camileri, eğitim kurumlarını yıkmakta, uluslararası yardım kuruluşlarını hedef almakta, görevlilerini öldürmekte, merkezlerini yok etmektedir. Gazaba uğrayanların, uluslararası hukuktan ihlal etmedikleri ne kaldı? Çiğnemedikleri kutsallıklar kaldı mı?
Ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti! Sağanak sağanak kanımız akarken Amerika ve ajanları, insani yardımdan, iki devletli çözümden, gazaba uğrayanlar ile normalleşmeden dem vuruyorlar. Bundan daha büyük bir suç var mı? Ölüm bombalarıyla birlikte yardım gönderiyorlar, öldürmeye ve yok etmeye devam ederken barıştan ve normalleşmeden bahsediyorlar. Şu an Mısır, Ürdün, Katar ve Harameyn ülkesindeki hain ve kukla yönetici zümresi, savaş sonrası düzenlemeler için Amerika ile koordinasyon halinde. Söz konusu düzenlemeler, suçlu ve işgalci devletin imajını düzeltmeyi, onu bölgeye entegre etmeyi ve Filistin sorununu tasfiye etmeyi amaçlıyor.
Ey Müslümanlar! Mücahitlerin kararlılığı ve kahramanlıkları, Mübarek Toprağı ve Mescid-i Aksa’yı kurtarmaya götürecek gerçek bir yardım etmenizi zorunlu kılar. Ancak kukla yöneticiler ve onların istihbarat servisleri, mücahitlerin kahramanlıklarını, kanlarını ve acılarını, 48’den daha büyük bir yenilgiye ve 67’den daha büyük bir hezimete dönüştürmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Sedat’ın imzaladığı hain barış anlaşması, Mısır ordusunun 73 yılı Ramazan ayında sergilediği kahramanlığı gölgeledi. Mısır ve Filistin halkı hala bu anlaşmanın acısını çekiyor.
Amerika, Yahudiler ve kukla yöneticiler, Filistin halkına büyük bir tuzak kurmakta. Öncelikli işleri, mücahitleri ve Allah yolunda cihat ateşini yok etmek ve Gazze’de Ramallah’taki otoriteye benzer, işgalle koordineli çalışan bir otorite kurmaktır. Gazaba uğrayanlar, ihtimaller üzerine bahis oynuyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözleri onların gerçekliğini ortaya koyuyor:
أَمْ لَهُمْ نَصِيبٌ مِنَ الْمُلْكِ فَإِذاً لَا يُؤْتُونَ النَّاسَ نَقِيراً “Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi.” [Nisa 53] Filistin’in tamamını istedikleri gibi gözlerini başka ülkelere de dikmiş durumdalar. Amerika’nın iki devletli çözüm projesi, içeriği boş söylemden ibarettir.
Ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti! Gazze’deki olaylar, kurtuluş kavramını ve Allah yolunda cihat farziyetini tetiklemiş ve Müslümanlar arasında, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sının kurtuluşunun her zamankinden daha yakın olduğu yönünde genel bir duygu oluşturmuştur. Ancak Amerika ve kukla yöneticiler, iki devletli çözümü teşvik ederek, İslam ümmetini Amerika ve Yahudi varlığının iradesine teslim olmuş ve boyun eğmiş çaresiz ve zayıf bir ümmet olarak lanse ederek, İslam ümmetini kurtuluştan ve Allah yolunda cihattan uzak tutma arzusundalar.
Rejimlerin ihaneti Müslümanları komplo, entrika, zillet ve baskı sarmalına sokacaktır. Bu yüzden genel olarak Müslümanlar ve özel olarak ordular, bağımlılık ve ajanlıktan kurtulmak, rejimleri devirmek, Sykes-Picot sınırlarını ortadan kaldırmak ve yeryüzünde Allah’ın yönetimini kurmak için ellerinden gelen çabayı göstermek zorundalar.
Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet! İslam ümmetinin dünyaya karşı sorumluluğu büyüktür. Bu sorumluluk Allah’ın istediği gibi, ümmetin dini için ayağa kalkmasını gerektirir. İslam ümmeti, insanlara şahit ümmettir, dini tesis ederek, zulüm ve zorbalıkla savaşarak onlara şahitlik edecektir.
Evet, insanlığı bu cani kapitalist cuntadan kurtarmanın zamanı gelmiştir. Dünyanın şu anda tanık olduğu bilinç hareketi, tüm insanlık için iyiye işaret eden bir harekettir. Bu öğrenciler, özgürlükleri kutsallaştırarak ve Amerika’nın büyüklüğünün bir tezahürü olarak görerek büyüdüler. Ancak şimdi, ideolojiyi uygulamak ve ifade haklarını güvence altına almakla yükümlü olan devletle bir çatışma içindeler. Oturma eylemlerini güç kullanarak bastırmak ve dağıtmak, kapitalist ideolojinin temellerine yönelik bir darbedir. Bu, Amerika ve Batı sistemlerinin çöküşünün bir habercisidir. Sovyetler Birliği, komünist ideolojiye ve hayat hakkındaki temel kavramlarına olan güvenini kaybettiğinde, Hilafet Devleti de Müslümanların temel mefhumlarında bir halel meydana geldiğinde çökmüş, böylece İslam, devlet ve toplum üzerindeki etkisini kaybetmiştir. Batı’da şu anda yaşanan şey işte budur. Olan şey, bir bireyin ifade özgürlüğünün bastırılması değil, toplumdaki bir fikrin bastırılmasıdır. Bu da kaçınılmaz olarak bir yaşam biçimi olarak demokrasiye ve demokratik yönetim sistemine güven kaybına yol açacaktır.
Aziz ve Kaviyy olan Allah’a güvenin, yeryüzünde Allah’ın dinini hâkim kılmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte güçlü bir şekilde çalışın. Allah’a yemin olsun ki zafer, Allah’ın yenilmez gücü sayesinde sizin ellerinizle gerçekleşecektir.
إِنْيَنْصُرْكُمُاللهُفَلَاغَالِبَلَكُمْوَإِنْيَخْذُلْكُمْفَمَنْذَاالَّذِييَنْصُرُكُمْمِنْبَعْدِهِوَعَلَىاللهِفَلْيَتَوَكَّلِالْمُؤْمِنُونَ“Allah size yardım ederse artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur; eğer sizi yardımsız bırakırsa O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler yalnız Allah’a güvensinler.” [Ali İmran 160]
Allah’ım, Müslümanların kalbini itaatine, rızana, dinine yardıma aç ve katından bize yardımcı bir kuvvet ver.
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)