Ey Müslüman Orduların Askerleri! “İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu!” [Hud 78]

Yahudilerin, acımasızca Gazze Şeridi hatta Batı Şeria ve Lübnan’da insanları, yaşlıları, çocukları ve kadınları katlettikleri, ağaçları ve taşları yok ettikleri saldırganlıklarının, her türlü suç ve taşkınlığı aşan eylemlerinin üzerinden neredeyse bir ay geçti… Ama yöneticiler hala sessiz ve suskun. Konuştuklarında ise şehitlerin, yaralıların, harap olan yerlerin istatistik bilgilerini vermek için konuşuyorlar!  صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ

Yahudilerin, acımasızca Gazze Şeridi hatta Batı Şeria ve Lübnan’da insanları, yaşlıları, çocukları ve kadınları katlettikleri, ağaçları ve taşları yok ettikleri saldırganlıklarının, her türlü suç ve taşkınlığı aşan eylemlerinin üzerinden neredeyse bir ay geçti… Ama yöneticiler hala sessiz ve suskun. Konuştuklarında ise şehitlerin, yaralıların, harap olan yerlerin istatistik bilgilerini vermek için konuşuyorlar!

 صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ  “Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple akletmezler.” [Bakara 18]

Şüphesiz bu yöneticilerin içinde bulundukları şey yok olmaya mahkûmdur ve buna yabancı değillerdir. Onlar sömürgeci kafir ülkelerin emrine amadedirler, söylediklerini söylüyorlar, istediklerini yapıyorlar… Yerlerine çakılıp kalmalarını tevil ediyorlar, sınırları kutsal sayıyorlar, ulusal güvenliklerinin bir kırmızı çizgi olduğunu, bu çizginin aşılmasına izin vermeyeceklerini açıklıyorlar, dünyanın en uzak ya da en yakın bölgesinde de olsa Müslüman ülkelerin bir olduğunu unutuyorlar ya da unutmuş gibi yapıyorlar. Peki ya Gazze ve benzerleri gibi havası solunan ve atmosferine bakılan bir ülke olursa nasıl olur?

Ey Müslüman orduların askerleri! Haşim Gazze’de kardeşlerinizin akan kanı size hiç mi etki etmiyor? Çocukların çığlıkları, kadınların çağrıları, yaşlıların yardım feryatları sizi onlara destek olmaya sevk etmiyor mu?

 وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ  “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72] Güç ve Kuvvet sahibi Allah’ın ayetleri, sizi Yahudi varlığının önünde adam gibi bir duruş sergilemeye sevk etmiyor mu?

 قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ  “Onlarla savaşın ki Allah sizin elleriniz ile onları cezalandırsın, rezil rüsva etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Müminlerin kalplerine şifa versin.” [Tevbe 14] İki güzellikten birinin: dünyada izzet, ahirette zafer ve kurtuluşun özlemini çekmiyor musunuz? Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. Beden dilinizin, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunun olması gerekmiyor mu?

 قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَا إِلَّا إِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِ وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ أَنْ يُصِيبَكُمُ اللهُ بِعَذَابٍ مِنْ عِنْدِهِ أَوْ بِأَيْدِينَا فَتَرَبَّصُوا إِنَّا مَعَكُمْ مُتَرَبِّصُون  “De ki: “Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” [Tevbe 52]

Ey Müslüman orduların askerleri! Allah’a itaat mı daha hayırlı yoksa Allah ve Rasûlü’ne savaş açan, Allah ve Rasûlü düşmanlarını dost edinen yöneticilerinize itaat mı? Şöyle buyuran Allah’a itaat mı daha hayırlı: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنْجِيكُمْ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ * تُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ * يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ * وَأُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِنَ اللهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ  “Ey iman edenler! Sizi, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Böyle yaparsanız, Allah günahlarınızı size bağışlar, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. Büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.” [Saf 10-13] Yoksa bir taş atımı uzaklıkta hatta daha yakın olduğu halde ulusal güvenliklerini Gazze ve halkından daha üstün tutan yöneticilerinize itaat mı? Eğer sömürgeci kâfirleri dost edinen ve tek dertleri çarpık tahtlarında kalmak olan bu yöneticilere uyarsanız, dünyada ve ahirette size hiçbir faydaları dokunmayacaktır. Onlara itaat argümanınız kıyamet günü geçersizdir.

 إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الْأَسْبَابُ * وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ  “İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. Uyanlar: “Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak” derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır.” [Bakara 166-167]

Ey Müslüman orduların askerleri! Yahudi varlığı savaş veya kıtal ehli değildir, korkaktırlar, zillete, fakrı zarurete mahkûm olmuşlardır… Kardeşlerinizden bir avuç mümin gencin, Yahudilerin silahlarıyla karşılaştırılamaz silahlarla onlara şiddetli bir darbe indirdiğini, önlerinden kaçanların korunmak için uçaklara sığındıklarını gözlerinizle gördünüz.

 لَنْ يَضُرُّوكُمْ إِلَّا أَذًى وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ * ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللهِ وَيَقْتُلُونَ الْأَنْبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ  “Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez. Nerede bulunsalar Allah’ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Allah’tan bir gazaba uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu. Bu, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendir. Bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandır.” [Ali İmran 111-112]

Ey Müslüman orduların askerleri! Allah’ın ayetlerini hatırlayın… Allah Rasûlü’nün hadislerini hatırlayın… Rasûlullah’ın sahabesinin kahramanlıklarını hatırlayın… Atalarınızın fedakarlıklarını hatırlayın… “Yetiş ya Mutasım!”ı hatırlayın… “Yanıt duyduklarınız değil, gördükleriniz olacaktır.” sözlerini hatırlayın… Hıttin Muharebesi ve Kudüs’ün Haçlılardan kurtuluşunu hatırlayın… Ayn Calut ve Tatarların yok edilişini hatırlayın… Mehmet Sultan Fatih ve Konstantinopolis’in fethini hatırlayın… İslam’ın büyüklüğünü ve İslam ümmetinin en hayırlı ümmet oluşunu hatırlayın.

Ey Müslüman orduların askerleri! Allah’tan bir zafer, yakın bir fetih ve müminleri müjdele için harekete geçin… Gazze ve halkının yardımına yönelin… Eğer karşınıza yöneticiler çıkarsa, onları toprağa gömün. Kardeşlerinize destek için fırlayın ve Allah’ın emrettiği gibi olun.

 وَلَا تَهِنُوا فِي ابْتِغَاءِ الْقَوْمِ إِن تَكُونُوا تَأْلَمُونَ فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ كَمَا تَأْلَمُونَ وَتَرْجُونَ مِنَ اللهِ مَا لَا يَرْجُونَ وَكَانَ اللهُ عَلِيماً حَكِيماً  “O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah’tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.” [Nisa 104]

Ey Müslüman orduların askerleri! Şüphesiz Filistin’in Mübarek bir Toprak olduğunu biliyorsunuz… Bir İslam toprağında Yahudilerin otoritesinin olması doğru değildir. O İslam toprağında iki devletli çözüme yer yoktur. Tıpkı Ömer El Faruk’un o İslam toprağını fethettiği, Raşidi Halifelerin onu koruduğu, Selahaddin’in onu kurtardığı, Abdülhamid’in Yahudilerden onu koruduğu gibi, o, yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in

 لَتُقَاتِلُنَّ الْيَهُودَ فَلَتَقْتُلُنَّهُمْ  “Yahudilerle savaşacaksınız ve onları alabildiğine öldüreceksiniz.” [Müslim] hadisini gerçekleştiren Allah’ın sadık askerlerinin çabalarıyla aslına dönecektir.

Ey Müslüman orduların askerleri! İçinizde, sizi Allah ve Rasûlüne yardıma sevk edecek aklı başında bir adam yok mu? İçinizde, sizi Allah’tan bir zafer ve yakın fethe yönlendirecek aklı başında bir adam yok mu? Hadi ümmete yanıt gelin, zira ümmet sizi çağırıyor… Hadi Mübarek Toprağa yardım edin, zira Mübarek Toprak sizden yardım istiyor…

 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ * وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ  “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar. İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.” [Muhammed 7-8]

حزب التحرير  
Hizb-ut Tahrir
H.17 Rabiu’s Sânî 1445
M.01 Kasım 2023

Diğerleri