Müslüman ülkelerin ordularına sesleniyoruz, anlayan kalpleriniz, gören gözleriniz, işiten kulaklarınız yok mu? Gazze’deki Müslüman çocuklarının akan kan gölünü görmüyor musunuz? Köylerde, şehirlerde ve yollarda bile katliamlar yapıldığını görmüyor musunuz? Evlerin harabeye dönüştüğünü, hastanelerin bombalandığını, ambulansların yaralıları taşımasına engel olunduğunu hatta şehitliğe terk edildiklerini görmüyor musunuz? Hilkat garibesi Yahudi varlığının vahşetinden insanların, taşların ve ağaçların bile
Müslüman ülkelerin ordularına sesleniyoruz, anlayan kalpleriniz, gören gözleriniz, işiten kulaklarınız yok mu? Gazze’deki Müslüman çocuklarının akan kan gölünü görmüyor musunuz? Köylerde, şehirlerde ve yollarda bile katliamlar yapıldığını görmüyor musunuz? Evlerin harabeye dönüştüğünü, hastanelerin bombalandığını, ambulansların yaralıları taşımasına engel olunduğunu hatta şehitliğe terk edildiklerini görmüyor musunuz? Hilkat garibesi Yahudi varlığının vahşetinden insanların, taşların ve ağaçların bile nasibini aldığını görmüyor musunuz? Yahudilerin zulmü Gazze’ye, Batı Şeria’ya, hatta 1948’de işgal edilen Filistin’e kadar uzanmıştır, daha ne bekliyorsunuz? Olan biteni ve neler olup bittiğini şüphesiz görüyor ve işitiyorsunuz. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu? Filistin’i işgal eden Yahudi varlığını ortadan kaldırmak, İslam yurduna iade etmek için Müslüman ordulara liderlik edecek, İslam ve Müslümanlara destek verecek, zorba yöneticiler kendisine karşı çıkarsa arkalarında olanları da dağıtacak içinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?
Yöneticilerden emir bekleyen kişi, ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimseye benzer. Daha doğrusu devenin iğne deliğinden geçmesini bekleyen kimseye benzer. Bu yöneticiler, Yahudi devletini kuran ve bu Mübarek Toprağı ona teslim eden sömürgeci kafir ülkelerin emirlerini yerine getiriyorlar. Onlardan ne bir iyilik beklenir ne de bir cihat umulur. Onların en olgun ve akıllı olanı, şehitleri ve yaralıları sayanlar ya da Yahudilere boyun eğilse bile çözüm bulmak için Amerika liderliğindeki sömürgeci ülkelere başvuranlardır. Onlar, en azından belki ateşkes imzalanmasını sağlayabilir diye Uluslararası Adalet Divanı’nı ayakta alkışlayanlardır. Ama Uluslararası Adalet Divanı ateşkes imzalanmasını sağlamamış, aksine Yahudi varlığından katliamları durdurup durduramayacağına dair bir ay içerisinde mahkemeye bir yazı yazmasını talep etmiştir. Kararında, “İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması, Gazze Şeridi’nde yaşayan insanların en acil ihtiyaçlarının karşılanması ve karar uyarınca İsrail’in alınan geçici tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde mahkemeye rapor sunması gerektiği” ifadelerine yer vermiştir. (26.01.2024 El Cezire) Mahkemenin bu kararı, akim bir karar olmasına rağmen memnuniyetle karşılamışlar ve övgüde bulunmuşlardır. 26 Ocak 2024’te El Cezire, saldırının ateşini düşürmemesine rağmen Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin kararı alkışladıkları ve memnuniyetle karşıladıkları tepkilerini aktardı! Memnuniyetle karşılayan tepkilerinden bazıları kısaca şöyle:
“Türkiye Cumhurbaşkanı mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladı ve “değerli” bir karar olarak nitelendirdi… İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, mahkemenin kararının ardından İsrailli yetkililerin derhal adalet önüne çıkarılması çağrısında bulundu… Mısır, Uluslararası Adalet Divanı’nın benzer davalarda verdiği kararlarda olduğu gibi Gazze’de derhal ateşkes talep etmesini dört gözle beklediğini belirterek, karara saygı duyulması ve uygulanması gerektiğini vurguladı… Cezayir Cumhurbaşkanı, mahkemenin kararlarına “yürütme formu vermek” amacıyla Güvenlik Konseyi’nin toplanmasını talep etti… Tunus ve Ürdün mahkemenin kararını “tarihi” olarak nitelendirdi… Katar, Kuveyt ve Umman kararı memnuniyetle karşıladı… Pakistan Cumhurbaşkanı mahkemenin kararının olağanüstü olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası toplum ve Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in Gazze’deki masum sivillere yönelik soykırım ve katliamını derhal durdurması gerektiğini ifade etti… Filistin Yönetimine gelince, Filistin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “UAD’ın kararı, hiçbir devletin hukukun üstünde olmadığını ve adaletin herkes için geçerli olduğunu dünyaya hatırlatıyor” ifadelerine yer verildi…”
Sanki bu karar, Yahudi varlığının Filistin işgaline son veriyormuş gibi kararı memnuniyetle karşılamışlardır!
قَاتَلَهُمُ اللهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ “Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!” [Münafikun 4]
Ardından Arap yöneticiler, mahkemenin kararını memnuniyetle karşılamaları ışığında Gazze konusuna nasıl bir çözüm bulunabileceğini görüşmek üzere hemen bir Arap Birliği zirvesi düzenlediler. Âlemlerin Rabbinin farz kıldığı, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in uyduğu, ondan sonra gelen Raşidi Halifelerin ve onlardan sonra gelen Halifelerin örnek aldığı dosdoğru çözüm dışında her türlü çözüm arayışı içerisine girdiler. Nihayet kafirler, 1924’te Hilafeti yıkınca Filistin Yahudilere teslim edilmiştir. Allah, Halife Abdülhamid’e rahmet eylesin. Herzl, Yahudilerin Filistin’de istikrarlı bir şekilde yaşamalarına izin vermesi karşılığında devlet hazinesine milyonlarca altın dinar teklif ettiğinde, Abdülhamid onun bu teklifini reddetmiştir ve meşhur şu sözünü söylemiştir: “Orası benim şahsi mülküm değildir. Bilakis İslam ümmetinin mülküdür. Halkım bu topraklar uğrunda cihat etmiş ve orayı kanlarıyla sulamıştır. Yahudilerin milyonları kendilerine kalsın! Eğer bir gün Hilâfet Devleti parçalanacak olursa işte o gün, onlar Filistin’i bedelsiz alabilirler.” Ve öyle de olmuştur! Olağanüstü toplantıları sırasında Arap yöneticiler, dosdoğru çözüm dışında her çözümü tartışmışlardır! Oysa orduları, Haşim Gazze’yi desteklemek ve Mübarek Toprak Filistin’i işgal eden Yahudi varlığını ortadan kaldırmak için seferber etmek dışında bir çözüm yoktur. Arap Birliği zirvesi, Uluslararası Adalet Divanı’nın kararını memnuniyetle karşılamanın ötesine geçememiştir. Arap Birliği zirvesinde, “Mahkeme kararının, “İsrail”in ihlal ettiği uluslararası hukuku yeniden tesis etmek için bir fırsat olduğu ve Arapların bu karara yatırım yapması gerektiğine vurgu yapılmıştır.” (28.01.2024 Skynews Arapça)
Üstelik hâlâ Amerika’dan çözüm beklemektedirler. Arap arabulucuları Mısır ve Katar, direnişin elinde bulunan Yahudi esirleri kurtarmak ve yeni bir teslimiyet arayışı içerisine girmek için Amerika’nın Yahudilerle toplantı düzenleme çağrısına hemen icabet etmişlerdir. “İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad’ın Başkanı David Barnea başkanlığındaki İsrail heyeti, Gazze’de tutulan rehineleri kurtarmak için olası yeni bir anlaşma görüşmelerini izlemek üzere Fransa’nın başkentine geldi. İsrail heyetinin pazar akşamı İsrail ile Hamas arasında geliştirilip hazırlanan anlaşmayı sonuçlandırmak için ortak arabuluculuk çabalarına liderlik eden ABD’li, Katarlı ve Mısırlı temsilcilerle Paris’te bir araya geleceği bildirildi. ABD yönetiminden iki üst düzey yetkili, ABD’li müzakerecilerin, Hamas’ın elinde bulunan 100’den fazla rehineden bazılarının serbest bırakılması karşılığında İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını iki aylığına askıya almasını öngören ilkesel çerçevede somut ilerlemenin kaydedildiğine dair göstergelerin olduğunu söyledi… (28.01.2024 BBC) Amerika, bu yöneticileri itekliyor, onlar da ABD’nin arkasında yürüyorlar!
سَاءَ مَا يَحْكُمُون“Ne kadar kötü hüküm veriyorlar!” [Ankebut 4]
Maalesef Müslüman ülkelerdeki yöneticiler durumu bu… O halde ey ordular! Yolunuzu seçin. Ya Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ve iki güzellikten birine: ya dünyada kurtuluşa ve ümmetin şan ve şerefini yücelten zafere koşun ya da ahirette takva sahipleri için hazırlanan genişliği gökler ve yer kadar olan cennet kurtuluşuna koşun. Ya da yöneticilerinizin yolunu takip edin. Onların size ne bu dünyada ne de ahirette hiçbir faydası olmayacaktır, aksine durumunuz, kızgın tavadan alınıp ateşe atılan kimseye benzeyecektir. O zaman ne bu dünyada bir kurtuluş ne de ahirette de (ateşten) bir koruma olmayacaktır.
لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ“Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Ahirette ise onlar için büyük bir azap vardır.” [Maide 33]
Ey Müslüman ülkelerin orduları! Atalarınızı hatırlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaptıktan sonra Haçlıları ortadan kaldıran Selahaddin’i hatırlayın… Tatarları ortadan kaldıran Kutuz’u, Baybars’ı ve Müslüman askerleri hatırlayın… Tüm bunların, Mübarek Toprak Filistin topraklarında meydana geldiğini hatırlayın. Bütün bunları hatırlayın ve o kahraman komutanların torunları olun, onların yolundan gidin. Sizi yurtlarınızdan çıkaran Yahudilere ve çıkarılmanıza destek veren yardımcılarına Filistin’i üçüncü kez mezar yapın.
إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَن تَوَلَّوْهُمْ وَمَن يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” [Mümtehine 9] Bunlar, Aziz ve Kaviyy olan Allah’ın dediği gibidirler.
وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ “Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın.” [Bakara 191]
Ey Müslüman ülkelerin orduları! İçinizde, özellikle Kenane ve Şam topraklarındaki askerlere liderlik edecek, geri kalan ordular da tekbirler getirerek ona uyacağı, Allah’ın zaferinden dolayı ümmetin de orduların arkasından tekbirler atacağı aklı başında bir adam yok mu?
إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ“Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.” [Mümin 51] Yeter artık ey ordular! Artık hiçbir mazeret ve bahane kalmamıştır. Hiçbir şey yapmadan düşmanlarınıza olan öfkenizden dolayı dişlerinizi gıcırdatmanız yeterli değil. Aksine Aziz ve Hâkim olan Allah’ın buyurduğu gibi yapmalısınız.
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ “Onlarla savaşın ki Allah sizin elleriniz ile onları cezalandırsın, rezil rüsva etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Müminlerin kalplerine şifa versin.” [Tevbe 14]