İç Güvenlik Dairesi, güvenlikle ilgili her işin idaresini üstlendiği gibi, silahlı kuvvetler aracılığıyla da ülkede güvenliği sağlamayı üstlenir. Güvenliği sağlamak için polis gücünü temel araç olarak kullanır. Polisi istediği zaman ve istediği gibi kullanabilir. Bu dairenin verdiği emir, derhal yerine getirilir. Eğer ordunun yardımına ihtiyaç doğarsa, işi Halifeye götürmek zorundadır. Halife de orduya, İç Güvenlik Dairesine yardımcı olmayı ya da güvenliğin koruması hususunda ona yardımcı olmak üzere, askeri güçlerle gerekli yardımı yapmasını emredebileceği gibi uygun görebileceği herhangi bir emri de verebilir. Bu dairenin isteğini reddederek yalnızca polis güçleriyle yetinmeyi de emredebilir.
İç Güvenlik Dairesi, devletin iç güvenliğini korumak için çalışır. Ülkede iç güvenliği tehdit etme sonucunu doğuracak çeşitli faaliyetler olabilir. Bunlardan birisi İslâm’dan dönmek ve devlete karşı çıkmaktır. Diğeri ise boykot ve grev yapmak, devletin can alıcı noktalarını işgal etmek, bu noktalarda üslenip, bireylere veya devlete ait mülklere saldırılarda bulunmak gibi yıkım ve tahrip etme şeklindeki hareketlerdir.
Devlete karşı savaşmak üzere silahlı ayaklanma da iç güvenliği tehdit eden işlerdendir. Yine iç güvenliği tehdit eden işlerden birisi de yol kesicilik (hirabe) ve inanların mallarını zorla almak, onları öldürmek kastıyla yapılan saldırılardır.
Hırsızlık, talan, yağma, ihtilas gibi yollarla insanların mallarına saldırmak, vurmak, yaralamak ve öldürmek gibi insanların canlarına; teşhir, iftira ve zina gibi yollarla ırzlarına saldırıda bulunmak da iç güvenliği tehdit eden işlerdendir.
İşte iç güvenliği tehdit eden sonuçlara götüren işler bunlardır. İç Güvenlik Dairesi, devleti ve insanları bütün bu işlerden korumakla görevlidir. Bundan dolayı irtidat edip de, irtidaddan geri dönmediği taktirde öldürülmesi hükmü verilen bir kimseden, tevbe etmesi istendikten sonra tevbe etmediği halde bizzat İç Güvenlik Dairesi tarafından öldürme cezası uygulanır. Şayet mürtedler bir topluluk iseler, onlarla yazışmak ve İslâm’a dönmelerini istemek, mutlaka gereklidir. Eğer İslâm’a dönerlerse, onlara ses çıkartılmaz. Şayet irtidatlarında ısrar edecek olurlarsa onlarla savaşılır. Az bir topluluk olup, yalnızca polis güçlerinin onlarla savaşmaları mümkün ise, İç Güvenlik Dairesi bunlarla savaşır. Eğer büyük bir topluluk olup, polis güçleri onlara güç yetiremiyor ise İç Güvenlik Dairesi, kendisine yardımcı olması için Halifeden askeri güç yardımında bulunmasını istemelidir. Takviye askeri güçler yeterli gelmeyecek olursa Halifeden, orduya kendisine yardımcı olması emri vermesini istemelidir.
Mürtedler için durum böyledir. Bâğilere gelince; eğer bunların işleri grev, boykot, gösteri, can alıcı odak noktaları işgal etme, fert, devlet ve kamu mülkiyetindeki yerlere saldırmak gibi yakıp yıkmak türünden hareketlerle sınırlı ve silahsız ise bu yıkıcı işleri durdurması için, İç Güvenlik Dairesi yalnızca polis güçlerini kullanır. Eğer bu güçler aracılığıyla bu işleri durduramayacak olursa Halifeden askeri güç yardımı ister. Ta ki, devlete karşı çıkan bu bâğilerin yaptıkları yıkım ve tahribi durdurabilsin.
Devlete karşı çıkan bâğiler silah taşıyıp belli bir yerde mevzilenirlerse ve İç Güvenlik Dairesi bunları bastıramazsa, onların bu isyan ve karşı çıkışlarını polis aracılığıyla sona erdiremeyecekse daire, ihtiyaca göre Halifeden askeri güç veya ordu gücüyle kendisine yardımcı olmasını ister.
İç Güvenlik Dairesi bunlarla savaşmadan önce gerekli şekilde onlarla haberleşir. Onların maksatlarını öğrenir. İtaat kapsamına dönmelerini, cemaate katılmalarını, silah taşımaktan vazgeçmelerini ister. Eğer bu istekleri kabul edip dönerlerse daire onlara ilişmekten vazgeçer. Geri dönmeyi kabul etmez, karşı çıkmak ve savaşmak üzerinde ısrar ederlerse bu sefer onlarla yok edip, tahrip etmek kastıyla değil, yola getirecek edecek şekilde onlarla savaşır. Bu çarpışmalarını itaate geri dönüp, karşı çıkmaktan vazgeçinceye ve silahlarını bırakıncaya kadar devam ettirir. Tıpkı İmam Ali (r.a)’nın haricilerle çarpışması gibi. O, onları önce davet ederdi. Eğer karşı çıkmaktan vazgeçerlerse onlara ilişmezdi. Karşı çıkmakta ısrarlı olurlarsa, itaatin kapsamına girinceye, karşı çıkmayı terk edip, silah taşımaktan vazgeçinceye kadar tedip edecek şekilde onlarla çarpışırdı.
Yol kesiciler olarak bilinen insanlara karşı çıkıp, yollarını kesen, mallarını alan ve kimi zaman da insanları öldüren kimselere gelince: İç Güvenlik Dairesi, onları kovmaları, öldürmek ve asmak yahut çaprazlama el ve ayaklarını kesmek, ya da onları bir başka yere sürmek üzere, üzerlerine polis güçlerini gönderir. Tıpkı şu ayet-i kerimede belirtildiği gibi: اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَاداً اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّـبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْاَرْضِۜ “Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaşanların ve yeryüzünde fesat çıkaranların cezası ancak öldürülmeleri yahut asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut (bulundukları) yerden sürülmeleridir.” (Maide 33)
Onlarla savaşmak, devlete karşı çıkan bağilerle savaşmak gibi olmaz. Bâğilerle savaşmak, bir tedib savaşıdır. Fakat yol kesenlerle savaşmak, öldürme ve asma savaşıdır. Onlarla yüz yüze gelince de kaçtıkları vakit de savaşılır. Ayet-i kerimede varid olduğu şekilde onlara muamele edilir. Karşısına çıkanları öldürüp, mallarını almış olanlar, öldürülür ve asılır; öldürmekle birlikte kimsenin malını almamış iseler, öldürülür fakat asılmaz. Mal almakla birlikte kimseyi öldürmemiş iseler, el ve ayakları çaprazlama kesilir, öldürülmez. Silah göstermekle insanları korkutmakla birlikte öldürmemiş ve kimsenin malını almamış olanlar, öldürülmez, asılmaz, el ve ayakları kesilmez, yalnızca beldesinden bir başka beldeye sürgün edilir.
İç Güvenlik Dairesi, güvenliği korumak için yalnızca polisi kullanır. Polisten başka güç kullanmaz. Ancak polisin güvenliği sağlamaktan aciz düşmesi halinde Halifeden, başka güçlerle veya ihtiyacına uygun olarak ordu güçleriyle kendisine yardım etmesini ister.
Hırsızlık, ihtilas, talan, yağma gibi yollarla insanların mallarına; dövmek yaralamak ve öldürmek gibi canlarına; teşhir, iftira ve zina gibi, ırzlarına; yönelik haksız saldırılara gelince: İç Güvenlik Dairesi, uyanıklığı, koruyuculuğu, bekçi ve devriyeleri aracılığıyla bunları önlemeye çalışır. Diğer taraftan hakimlerin, mal, can veya namusa saldırmış kimseler hakkında verdikleri hükümleri uygulamakla bunu gerçekleştirmeye çalışır. Bütün bunlar için ise, polis gücünü kullanmaktan başka bir şeye de ihtiyaç duyulmaz.