Allahu Teala şöyle buyurmuştur: شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” [Bakara 185] Allah Subhanehu ve Teala bu mübarek ayı Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ay olarak seçtiği gibi ilahi kitapların peygamberlere indirildiği bir ay olarak
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” [Bakara 185]
Allah Subhanehu ve Teala bu mübarek ayı Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ay olarak seçtiği gibi ilahi kitapların peygamberlere indirildiği bir ay olarak seçmiştir.
Vâsile’den, yani İbn Eska’dan Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: أُنْزِلَتْ صُحُفُ إِبْرَاهِيمَ فِي أَوَّلِ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ. وَأَنْزِلَتِ التَّوْرَاةُ لِسِتٍّ مَضَيْنَ مِنْ رَمَضَانَ، وَالْإِنْجِيلُ لِثَلَاثَ عَشَرَةَ خَلَتْ مِنْ رَمَضَانَ، وَأَنْزَلَ اللهُ الْقُرْآنَ لِأَرْبَعٍ وَعِشْرِينَ خَلَتْ مِنْ رَمَضَانَ “İbrahim’in sahifeleri Ramazan’ın ilk gecesi indirilmiştir. Tevrat, Ramazan’ın altısında indirilmiştir. İncil, Ramazan’ın on üçünde indirilmiştir. Zebur, Ramazan’ın on sekizinde indirilmiştir. Kur’an, Ramazan’ın yirmi dördünde indirilmiştir.”
Allah Azze ve Celle Kerim Kitabı’nın ayetlerini sadece okunsun diye indirmemiştir, aksine insanın Rabbiyle, kendi nefsiyle ve diğer insanlarla tüm ilişkilerini tanzim etmek için bir metot olarak indirmiştir; dolayısıyla o, hayatın tüm alanlarına yönelik ilahi bir metottur.
Kur’an’a yönelik bu övgü, ona iman eden, onu tasdik eden ve onunla amel eden insanlar için bir hidayet olmasındandır; dolayısıyla onda (Kur’an), sapıklık ile azgınlığı ortadan kaldıran, hak ile batılın ve haram ile helalin arasını ayıran hidayet ve doğruluk için açık ve net deliller ve burhanlar vardır.
Müslümanlar ona uyup ona sımsıkı sarılınca dünyaya egemen oldular, zilletten izzete kavuştular, Araplara hükmettiler ve Acemler onlara itaat ettiler; tıpkı Sadıkul Masduk Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kavmini ona iman etmeye davet ederken bunu şu şekilde haber verdiği gibi; İbn Abbas’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ebû Talib hastalanmıştı. Kureyş onu ziyarete geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de amcasını ziyarete gelmişti. Ebu Talib’in yanında bir kişilik oturma yeri vardı. Ebu Cehil kalkıp oraya Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in oturmasına engel olmaya çalıştı. Sonra Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i Ebu Talib’e şikayet ettiler. Ebu Talib Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e ey kardeşimin oğlu sen kavminden ne istiyorsun? Dedi. Bunun üzerine Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: إِنِّي أُرِيدُ مِنْهُمْ كَلِمَةً وَاحِدَةً تَدِينُ لَهُمْ بِهَا الْعَرَبُ وَتُؤَدِّي إِلَيْهِمْ الْعَجَمُ الْجِزْيَةَ “Onlardan bir kelime istiyorum ki Arapların hepsi bunlara boyun eğecek Acemler de kendilerine cizye ödeyeceklerdir.” Başka bir rivayette şöyle geçmektedir: كَلِمَةٌ وَاحِدَةٌ تُعْطُونَهَا تَمْلِكُونَ بِهَا الْعَرَبَ وَتَدِينُ لَكُمْ بِهَا الْعَجَمُ “Söyleyecekleri bir kelimeyle Araplara hükmedecekler ve Acem olanlar da onlara itaat edeceklerdir.” Bunun üzerine Ebu Cehil şöyle dedi: Sana bir kelime değil, on kelime yine söyleriz. Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: تَقُوُلونَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ، وتَخْلَعُونَ مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِهِ “Allah’tan başka ilah yoktur diyeceksiniz ve O’ndan başka taptıklarınızdan vazgeçeceksiniz.” Bunun üzerine ellerini çırptılar. Sonra şöyle dediler: Ey Muhammed! Sen tanrıları, tek tanrı mı yapmak istiyorsun?! Senin bu işin şaşılacak bir şey. Dedi ki: Sonra birbirlerine şöyle dediler: Vallahi bu adam size istediğiniz şeyi vermeyecek; haydi gidin atalarınızın dini üzere devem edin; ta ki Allah sizinle O’nun arasında hüküm verinceye kadar; sonra dağıldılar.
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vaadi gerçekleşti; bu izzet ise, Müslümanların Rablerinin metoduna sımsıkı sarılmalarıyla bağlantılıdır. Ama Müslümanlar bu azim metottan uzaklaşınca zillete düşerek dağıldılar ve yönetimde, ekonomide, toplumda ve hayatın diğer tüm alanlarında yaşamlarının haritasını çizen düşmanları için kolay bir lokma haline geldiler; böylece düşmanları, Allah’ın hükmünü tağutların hükmüyle değiştirdiler, yatırım, özelleştirme ve faizli krediler yoluyla Müslümanların servetlerini çarçur ettiler, yozlaşmayı ve ahlaksızlığı yaydılar ve kadın hakları ve şahsi özgürlük iddiasıyla toplumu ve aileyi parçaladılar!
Bu nedenle el-Bari olan Allah Azze ve Celle, zararı zulmedenlerin ötesine geçen ve ateşi tüm insanları kasıp kavuran fitne hususunda uyarıda bulunmuştur. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.” [Enfal 25] Peki Allah’ın indirdikleriyle hükmetmenin devre dışı bırakılmasından daha büyük bir fitne var mıdır?! Dolayısıyla bu, Allah Azze ve Celle’nin bütün zalimleri, sessiz kalanları ve yerinde oturanları şiddetli bir azap ile tehdit ettiği bir fitnedir.
Tüm bunlardan dolayı diyoruz ki: Bu azim ayı onurlandırmamız sadece Allah Subhanehu ve Teala’nın emrettiği şeylere bağlı kalmak ve gece gündüz okusak bile O’nun aziz Kitabı’na göre amel etmekle mümkündür.
Gerçekten Müslümanın durumuna şaşırıyoruz; zira Allah’ın Kitabı’nı okudukları gibi hüküm, hadler, ukubatlar ve cihad hükümlerini de okuyorlar ama bunların hayat vakıasında uygulanması keyfiyetiyle ilgili düşüncelerini harekete geçirmiyorlar.
Ey Müslümanlar: Şayet içinde bulunduğunuz sefil durumunuzu Rabbinizin sizden razı olduğu bir durumla değiştirmek istiyorsanız yapmanız gereken tek şey, Rabbinizin emrine uymak ve Allah’ın şeriatı ile hükmetmek ve İkinci Raşidi Hilafeti kurmak için ciddi bir şekilde çalışmaktır; işte o zaman bu azim ayı onurlandırırsınız, Rabbinizin rızasına nail olursunuz, O’nun azabından emin olursunuz ve seleflerinizin sahip olduğu izzet ve onura geri dönersiniz; böylece Allah’ın Rasulü Sallalahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavlinden dolayı tüm kâfir ülkeler size itaat ederler: إنَّ اللهَ زَوَى لِي الْأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا، وَإِنَّ أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مُلْكُهَا مَا زُوِيَ لِي مِنْهَا“Allah yeryüzünü benim önüme dürdü, koydu. Bana dünyanın doğusunu ve batısını gösterdi. Bana gösterdiği bütün memleketlere ümmetim sahip olacaktır.”
Allah’ım! Senden, bu mübarek günlerde ve bu kerim ayda bizlere, ümmeti birleştirecek, ülkeyi ve insanları kurtaracak Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti ve Raşid bir İmamı ikram etmeni niyaz ediyoruz; şüphesiz Sen, işiten ve dualara icabet edensin.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed et-Tâi – Irak