Bugün, 3 Mart 2024 Miladi takvime göre Hilafetin 1924’te yıkılışının 100. yıldönümü. 100 yıldır ümmet, İslami hükümlerin hayatının hiçbir alanında uygulanmadığı bir yaşam sürmektedir. Oysa açık İslami metinler, İslam’a göre bir yaşam sürmeyi emretmektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ “Hüküm yalnızca Allah’a aittir.” [Enam 57] فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ
Bugün, 3 Mart 2024 Miladi takvime göre Hilafetin 1924’te yıkılışının 100. yıldönümü. 100 yıldır ümmet, İslami hükümlerin hayatının hiçbir alanında uygulanmadığı bir yaşam sürmektedir. Oysa açık İslami metinler, İslam’a göre bir yaşam sürmeyi emretmektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ “Hüküm yalnızca Allah’a aittir.” [Enam 57]
فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا “Hayır; Rabb’ine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.” [Nisa 65]
100 yıldır ümmet, “kalkan”sız bir yaşam sürmektedir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
إِنَّمَاالْإِمَامُجُنَّةٌيُقَاتَلُمِنْوَرَائِهِوَيُتَّقَىبِهِ“Gerçekten de, İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Müslim]
100 yıldır Müslümanlar, gerçek birlik ve vahdetten yoksundurlar. Oysa birlik, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’de ilk İslam Devletini kurduğu ve Medine Vesikas’ına şu notu düştüğü anı hatırlatmaktadır:
وَإِنّالْمُؤْمِنِينَبَعْضُهُمْمَوَالِيبَعْضٍدُونَالنّاسِ ”Müminlerin diğer insanlardan ayrı olarak birbirinin Mevla’sıdır.”
وَإِنّسِلْمَالْمُؤْمِنِينَوَاحِدَةٌلَايُسَالَمُمُؤْمِنٌدُونَمُؤْمِنٍفِيقِتَالٍفِيسَبِيلِاللّهِإلّاعَلَىسَوَاءٍوَعَدْلٍبَيْنَهُمْ“Hiçbir mümin Allah yolunda girilen bir savaşta diğer müminleri hariç tutarak bir anlaşma imzalayamaz; anlaşma ancak müminler arasında eşitlik ve adalet çerçevesinde yapılacaktır.” Allah Subhânehu ve Teâlâ da şöyle buyurmuştur:
وَالَّذينَ كَفَرُواْ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ إِلاَّ تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ “İnkar edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.” [Enfal 73]
100 yıldır ümmet, İslami metinlerin rehberliği uyarınca işlerini güden samimi bir çoban ve bekçiden yoksundur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
كُلُّكُمْرَاعٍوَمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ،وَالإِمَامُرَاعٍوَمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız, güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur.” [Buhari, Müslim]
Dolayısıyla bunun sonucu olarak ümmet, felaket üstüne felaket yaşamıştır. Topraklarımız işgal edilmiş, sevdiklerimiz öldürülmüş, insanlarımız yurtlarından zorla çıkarılmış, hakkı savunan dindar alimlerimiz zulme uğramış, zenginliklerimiz yağmalanmış ve kutsal yerlerimiz kirletilmiştir. Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanlarının, Burma’daki Rohingya Müslümanlarının yaşadıkları trajediler, Irak ve Afganistan’ın işgali ve yıkımı ya da Keşmir ve Hindistan’da yaşanan trajediler bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu günlerde Gazze ve Filistin’de bu kalkanın kaybedilmesinin tüm etkilerine tanık oluyoruz. Sömürgeci Batı ve onun barbar Siyonist varlığı, Gazze’de insanlık dışı bir vahşet işlemektedir. Eğer bu vahşet gözlerimizin önünde cereyan etmemiş olsaydı mümkün olacağını hayal bile edemezdik. Siyonist varlık masum kadın ve çocukları kasten öldürmekte, hastaneleri bombalamakta, gazetecileri öldürmekte, ibadethaneleri yıkmaktadır. Bu barbarlığı yeterli görmeyen Batı ve müttefikleri, insanları sömürgeci hegemonyalarına boyun eğdirmek için insani yardımı keserek insanları yavaş yavaş ölüme terk ettiler. Bu arada İslam dünyasının istisnasız tüm yöneticileri, küstahça Batı ve Siyonist varlığın yanında olduklarını ümmete ilan ettiler. Filistin’i kaderiyle baş başa bıraktılar, sınırlarına takviye güç gönderdiler, Siyonist devlete yardım ettiler ve Siyonist varlığa, iki devletli çözümü kabul etmesi halinde işgal varlığını tanıyacakları sözünü verdiler. Ümmetin içinde bulunduğu bu hain ve baskıcı durumu anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalmaktadır.
Acı çeken sadece Müslümanlar değildir, komünist ve kapitalist liberal ideolojiler, insan yapımı sistemleri nedeniyle yeryüzünü mahvetmişlerdir. Dünya nüfusunun çektiği sefaletin nedeni, ağır yıkıcı savaşlardır, muazzam ekonomik dengesizliklerdir, adaletsizliklerdir, çevreye saygısızlıktır, aile yapısının bozulmasıdır, doğru dürüst insan davranışının olmayışıdır. Gerçekten de Allah Subhânehu ve Teâlâ doğru söylemiştir:
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ“İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.” [Rum 41]
O halde asil ümmetin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olan Raşidi Hilafeti yeniden kurmak için çabalarını iki katına çıkarmasının zamanı gelmedi mi?
ثُمَّتَكُونُخِلَافَةًعَلَىمِنْهَاجِالنُّبُوَّةِثمسكت ”Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.” [Ahmed]
İşte bu Hilafet, iman edip Salih amel işleyenlerin eliyle müminlerin güvenlik ve emniyetini sağlayacaktır: Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
وَعَدَ اللّٰهُ الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡا مِنۡكُمۡ وَ عَمِلُوا الصّٰلِحٰتِ لَـيَسۡتَخۡلِفَـنَّهُمۡ فِىۡ الۡاَرۡضِ كَمَا اسۡتَخۡلَفَ الَّذِيۡنَ مِنۡ قَبۡلِهِمۡ ص وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمۡ دِيۡنَهُمُ الَّذِىۡ ارۡتَضٰى لَهُمۡ وَلَـيُبَدِّلَــنَّهُمۡ مِّنۡۢ بَعۡدِ خَوۡفِهِمۡ اَمۡنًا “Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, onlar için beğendiği dini temelli yerleştireceğine, korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkâr eden kimseler, işte onlar artık yoldan çıkmış olanlardır.” [Nur 55]
Müslüman o zaman yeryüzünde seyahat ederken hiçbir şeyden korkmayacaktır, çünkü İslam egemen olacaktır.
وَلَيُتِمَّنَّاللَّهُهَذَاالأَمْرَحَتَّىيَسِيرَالرَّاكِبُمِنْصَنْعَاءَإِلَىحَضْرَمَوْتَلَايَخَافُإِلاَّاللَّهَ“Allah’a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi San’a’dan kalkıp Hadramevt’e kadar gidecek, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz.” [Buhari]
Hilafetin kurulması farzdır. Tüm klasik alimler, Hilafetin farz olduğunu kabul etmektedir. İmam Nevevi şöyle der: “Halife seçmenin tüm Müslümanlar üzerine farz olduğu konusunda icma (âlimlerin ittifakı) vardır. Vahye göre farzdır, akla göre değil.” İmam Gazali de şöyle dedi: “Bir imamın farziyeti, şeri bir zorunluluktur, terk edilemez. Bunu iyi bil. İmamet iptal edilirse, yetkilendirme de iptal edilir. Yargıçlar dağılır ve halkın saflarına katılır. Can, kan, onur ve mal konularında tasarruflardan kaçınılacak ve Şeriatın tüm bu önemli konularda uygulanması sona erecektir.”
Ey asil Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir sizi bu büyük çalışmaya katılmaya çağırıyor. Bu büyük farz hakkında daha fazla bilgi edinmelisiniz. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabe zamanından beri ümmetin asla tereddüt etmediği bir görevi yerine getirmek için çalışmalısınız.
فَانقَلَبُواْ بِنِعْمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَفَضْلٍ لَّمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُواْ رِضْوَانَ اللّهِ وَاللّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ “Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah’ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah’ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir.” [Ali İmran 174]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avusturya
Medya Bürosu