Hilafet Devleti’nde öğretim nizamı, nizamî öğretim ile ilgili şerî hükümlerin ve idarî kanunların toplamından oluşur. Öğretimle ilgili şerî hükümler, akideden fışkırır ve şerî delillere dayanır. Mesela, tedris konuları ile erkek ve kız öğrencilerin birbirinden ayrı tutulması gibi. Öğretimdeki idarî kanunlar ise, nizamın uygulanması ve gayesinin gerçekleşmesi bakımından Veliyyul Emr’in (Halife’nin) tercih ettiği mübah üsluplar ve araçlardır ki bunlar; ümmetin esasi ihtiyaçları ve öğretimi ile ilgili şerî hükümlerin uygulanmasına ilişkindirler ve buna uyumlu olarak değiştirilebilen ve geliştirilebilen dünyevi hususlardır. Aynı şekilde bunların mübah araştırmaları, deneyleri ve bilgi birikimleri bulunan diğer ümmetlerden de alınması mümkündür.
Şerî hükümleri ve idarî kanunları ile işte bu nizam Hilafet Devleti’ndeki öğretimin esasi gayesi olan İslami şahsiyetin inşasını gerçekleştirme yeterliliği bulunan bir idarî organa gereksinim duyar. Bu organ; öğretimin bütün yönlerinde denetleme, düzenleme ve takip etme işlerini üstlenir. Zira o müfredatları koyar, ehil öğretmenleri seçer, öğrencilerin tahsile başlatılmalarını ve yükseltilmelerini takip eder, okulları, akademileri ve üniversiteleri, gereken yeterli laboratuvarlar ve öğretim araçları ile donatır.
Şimdi, İslâm Devleti Anayasa Tasarısı olan “Mukaddimetu’d Düstûr”dan “Öğretim Siyaseti” maddelerinin büyük bir kısmını aşağıya aktarıyoruz:
Madde-170: Öğretimde izlenecek programın esasının İslami akide olması vaciptir. Derslerin içeriği ve tedrisatın metodu tümüyle öğretimde bu esastan ayrılmamak üzere konulur..
Madde-171: Öğretim siyaseti; İslami akliyet ve İslami nefsiyet oluşturmaktır. Bu siyasete göre verilecek bütün ders müfredatı belirlenmelidir.
Madde-172: Öğretimin gayesi; İslami şahsiyeti oluşturmak ve insanları, hayatın işlerine ilişkin ilimler ve bilgiler ile donatmaktır. Öğretim yöntemleri de bu gayeyi gerçekleştirecek şekilde olur. Bu gayeye götürmeyen ve bu gayenin dışına çıkan her yöntem yasaklanır.
Madde-174: Öğretimde tecrübî ilimler ve bunların uzantısı matematik gibi bilimlerle kültürel bilgiler birbirlerinden ayırt edilmelidir. Tecrübî ilimlerle bunların uzantısı olanlar ihtiyaca göre ve herhangi bir öğretim merhalesi ile sınırlanmadan öğretilir. Fakat kültürel bilgiler; yüksek öğretimden önce ilk merhalelerde, İslami fikirlere ve hükümlere aykırı olmayan belirli bir siyasete göre alınır. Yüksek merhalede ise, eğitim siyasetinden ve gayesinden çıkmamak şartıyla ilim alınır.
Madde-175: İslami kültür, öğretimin bütün merhalelerinde öğretilmelidir. Yüksek merhalede ise tıp, mühendislik, fizik ve benzeri ilimler için bölümler tahsis edildiği gibi, tüm İslam ilimleri için de bölümler tahsis edilmelidir.
Madde-176: Sınâat ve fenler; ticaret, denizcilik ziraat yönünden ise ilime eklenebilir ve kayıtsız şartsız kabul edilebilirler, ressamlık ve heykeltıraşlık gibi özel bir bakış açısından etkilenmiş ise kültüre eklenebilir ama İslami bakış açısına aykırı olduğunda alınmazlar.
Madde-177: Öğretim müfredatı tektir. Devletin müfredatından başka bir müfredata izin verilmez. Devletin müfredatına bağlı kaldıkları, öğretim planının esası üzerine kurulu oldukları, bünyelerinde öğretim siyasetini ve gayesini gerçekleştirdikleri, bünyelerindeki öğretimi -ister öğrenci isterse öğretmen olsunlar- kız-erkek karışık olarak yapmadıkları ve herhangi bir taifeye veya dine veya mezhebe veya ırka veya renge has olmadıkları sürece özel okulların açılması engellenmez.
Madde-178: Hayat sahasında insana lazım olan hususları, erkek olsun kadın olsun her bir ferde, ilk ve orta öğretim merhalelerinde yeterince öğretmek devletin üzerine farzdır. Devlet, bu imkanları herkese ücretsiz olarak hazırlamalı, gücünün yettiği kadar da herkese ücretsiz yüksek öğrenim imkânı sağlamalıdır.
Madde-179: Devlet; fıkıh, fıkıh usulü, hadis, tefsir ile fikir, tıp, mühendislik ve kimyadan, icatlardan, keşiflerden ve benzerlerinden çeşitli bilgilerde araştırmalarını devam ettirmek isteyenlere imkân sağlamak üzere üniversite ve okullardakinin dışında da kütüphaneler, laboratuvarlar ve diğer bilimsel araçları hazırlar ki ümmet içerisinde çokça müçtehitler, icat ediciler ve mucitler bulunsun.