Liderlik, Demagoji ve Amerika’nın Çöküşü!

Haber: Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu 24/7/2024 tarihinde ABD Kongresinde bir konuşma yaptı ve suçlunun her iki ya da üç cümlesinde Kongre üyeleri bazen yarım dakika süren alkışlarla sözünü kesti ve konuşmasını yaptığı 53 dakika boyunca 58’i ayakta olmak üzere 79 kez alkışlandı. Yorum: Herhangi bir halkın temsilcisinin liderlik konumunda olması ve kendi grubunu, partisini veya

Haber:

Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu 24/7/2024 tarihinde ABD Kongresinde bir konuşma yaptı ve suçlunun her iki ya da üç cümlesinde Kongre üyeleri bazen yarım dakika süren alkışlarla sözünü kesti ve konuşmasını yaptığı 53 dakika boyunca 58’i ayakta olmak üzere 79 kez alkışlandı.

Yorum:

Herhangi bir halkın temsilcisinin liderlik konumunda olması ve kendi grubunu, partisini veya kendisini seçenleri temsil ederken kendini sorumlu hisseden bir devlet adamı olarak nitelendirilmesi gerekir; zira onlar, fikir ve görüş sahibi kişilerdir, hakkı söyleme konusunda cesurdurlar ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar; çünkü onların görevleri görüş beyan etmek olup onların görüşlerinin ayağa kaldıran ve oturtan, ilerleten ve gerileten bir değeri vardır ve aynı şekilde yöneticilerinin çarpıklıklarını düzeltmek, devletlerinin gidişatının rayında olmasını sağlamak, devletin fikri olarak sapmadığından emin olmak ve ilerlemek amacıyla halklarının elinden tutmak için büyük küçük her şeyde yöneticileri muhasebe ederler. Dolayısıyla onlardan birinin, görüşünü açıklayıp muhasebe edebilmesi için dengeli olması, iyi dinlemesi, meseleleri değerlendirmesi ve onları gözden geçirmesi gerekir.

ABD Kongresi üyeleri, senatörler veya temsilciler gibi bu niteliklere sahip olmayanlara gelince; onların ülkelerinin kısa ve uzun vadedeki çıkarlarını düşünmeksizin her bir aşağılık caninin ve suçlunun gaklamasını alkışlayan demagoglar olmaları, Amerika’nın ne ölçüde dibe ulaşıp uçuruma düştüğünün açık bir işaretidir.

Nitekim onların meclisleri de, İslam beldelerindeki rejimler de dahil olmak üzere geri kalmış ülkelerin meclislerine benzemeye başladı; zira bu meclislerdeki üyelerin görevi, başkanı ya da kralı alkışlamak ve ona dokunmamaktır; çünkü onu kutsal bir konuma koyarlar ve onu sanki bir ilah gibi yaptıklarından dolayı muhasebe edilmeyen veya sorgulanmayan veliyyül emr olarak görürler, onun kararlarını onaylarlar ve onun için beyaz bir kağıdın üzerine parmak basarlar; çünkü o, iddia ettikleri gibi başkalarının bilmediği şeyleri bilen bilge biridir! Bu arada o, paralarını yağmalamak, sırtlarını kırbaçlamak, dinleriyle savaşmak ve ülkelerini sömürgeci kâfirlere satmak gibi büyük günahları işler! Onlara göre, yöneticinin zulmüne ve ihanetlerine sessiz kalmak veya sabretmek ya da onu alkışlamak ve övmek, onu muhasebe etmekten, onu düzeltmek için çalışmaktan veya daha doğrusu onu devirmek için çalışmaktan daha iyidir; aksi takdirde onların iddialarına göre büyük fitne ve fesat meydana gelir! Oysa bizzat kendileri fitneye düşmekteler ve fesada ortak olmaktadırlar.

Amerikan senatörleri ve temsilcileri, ne yaptıklarını hiç düşündüler mi acaba?! Yoksa aslında kötü niyetli gündemlerine hizmet eden bir çalışan olarak görevinden almamak için bu küçük aşağılık adamı alkışlarken bir an bile düşünmediler mi? Yoksa onlar, Yahudilere karşı sevgi, İslam’a ve Müslümanlara karşı nefret dolu duygularıyla alkışlamaya başlayarak ayakta ve oturarak alkışlamakta yarış mı yaptılar?!

Nitekim onlar, 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı operasyonundan sonra Yahudilere duydukları sevgiyi ve müminlere duydukları nefreti göstermek için yarıştılar; zira en büyükleri olan Biden, sadece birkaç metre yürüyebilecek şekilde bacaklarını sürüyerek geldi ve tüm Batılı bakanlar ve liderler de onu takip ederekYahudilerin Gazze’ye yönelik saldırganlığına mutlak desteklerini açıkladılar ve çocukları, kadınları ve yaşlıları öldürdükleri için onları tebrik ettiler. Böylece insan, kadın ve çocuk hakları gibi övünüp durdukları değerlerini ayaklarının altına aldıkları gibi… Halkların işgalciye karşı direnme hakkını belirten sözde uluslararası yasalarını da ayaklar altına aldılar.Filistin işgal altındadır; dolayısıyla onun halkının direnme hakkı olduğu gibi tüm Müslümanların ve herhangi bir insanın, tıpkı Afganistan’daki işgalcileri kovdukları gibi bu işgalciyi de kovana kadar onlara yardım etme hakları da vardır.

Şerî vacibin, Müslümanların ayaklanmasını ve işgalciyi Filistin’den kovmalarını gerektirdiği bilinmektedir; çünkü Filistin, sadece halkının değil, tüm Müslümanların mülkü olup onun halkı da Müslümanların bir parçasıdır.

Amerika’nın senatörleri, temsilcileri ve liderleri, dünyanın, ülkelerinin savaşı durdurma ve ardından iki devletli çözümü uygulama konusundaki acziyetinin boyutlarını izlediğini, spor maçlarındaki palyaçolar gibi ahmakça olan alkışlamalarını mülahaza ettiğini,bunun onun statüsünü ve prestijini zayıflattığını, ülkeleri ona meydan okumak, ona karşı çıkmak ve ona karşı çalışmak için cesaretlendirdiğini biliyorlar mı acaba?

Bunun yerine şımarık oğulları Netanyahu’dan hesap sormak ya da en azından onu azarlamak ve hükümetlerinin sallantılı politikasını desteklemek için ayağa kalkmış olsalardı, konumları gereği itibari değerlerinin bir kısmını korumuş olurlardı; onurlarını demiyoruz, çünkü onlar onur nedir bilmiyorlar.

Ama bizler, Amerika düşüşte olduğunu, Biden’dan Trump’a kadar baştan aşağıya bunama hastalığına yakalandıklarını ve senatörlerinin ve temsilcilerinin Yahudi varlığındaki küçük bir çocuğu alkışlamalarından dolayı onlara aptallık isabet ettiğini biliyoruz; zaten Müslüman ülkelerin kalbindeki ileri üsleri olan bu varlık da cinnet geçirmektedir; zira masum çocukları, kadınları ve erkekleri öldürüyor, işkence ediyor ve aç bırakıyor, evleri, hastaneleri ve okulları yok ediyor ve geleceği hiç hesaba katmıyor; oysa bu onların aleyhine kaydedilecek ve Allah Subhânehû ve Teâlâ güçlü kullarını gönderdiği gün bu, Yahudilerin aleyhine dönecektir.

Belki de onlar, Allah’ın izniyle Hilafetin kaçınılmaz olarak geleceğini, Yahudi varlığını destekleyerek Allah’ın yolundan alıkoymak ve Hilafetin kurulmasını engellemek için harcadıkları şeylerin kendileri için pişmanlık ve yürek acısı olacağını, sonra kıyamet gününde toplanıp cehenneme sürüleceklerini idrak etmişlerdir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Esad Mansur

Diğerleri