MADDE – 111

MADDE-111: “Kadının devlet memurluğuna mezalim mahkemesi dışında kadılık makamına tayin edilmesi, ümmet meclisine üye seçmesi ve seçilmesi, Halifenin seçimine ve biatına katılması caizdir.” Bu maddenin delili, icare hükmünün delilidir. Çünkü memur ücretle çalışandır, kadı da ücretle çalışandır. İcarenin delili ise genel olarak geldi; kadın ve erkeği kapsar. Ebu Hüreyre’den gelen bir rivayette Nebî (u) şöyle

MADDE-111: “Kadının devlet memurluğuna mezalim mahkemesi dışında kadılık makamına tayin edilmesi, ümmet meclisine üye seçmesi ve seçilmesi, Halifenin seçimine ve biatına katılması caizdir.”

Bu maddenin delili, icare hükmünün delilidir. Çünkü memur ücretle çalışandır, kadı da ücretle çalışandır. İcarenin delili ise genel olarak geldi; kadın ve erkeği kapsar. Ebu Hüreyre’den gelen bir rivayette Nebî (u) şöyle buyurmaktadır:

ثَلاثَةٌ أَنَا خَصْمُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ … وَرَجُلٌ بَاعَ حُرًّا فَأَكَلَ ثَمَنَهُ وَرَجُلٌ اسْتَأْجَرَ أَجِيرًا فَاسْتَوْفَى مِنْهُ وَلَمْ يُعْطِ أَجْرَهُ “Kıyamet günü ben üç kişinin hasmıyım:… Bir kimseyi ücretle tutup ondan istifade ettiği halde onun ücretini ödemeyen kimse.”[1]

Burada geçen”ecir” kelimesi geneldir. İcarenin tarifi ise şöyledir: İcare; bir karşılık ile menfaat üzerine bir akittir, sözleşmedir.

Devlet dairesinde ve yargıda çalışma ise; devlet ile memur arasında üzerinde bir maaş karşılığı sözleşmenin yapıldığı bir menfaattır. Nitekim Ömer b. Hattab kavminden Şifa isimli bir kadını Medine’de Hisbe Kadılığına tayin etmiştir.

Fakat kadının Mezalim Kadılığını üstlenmesi caiz değildir. Çünkü Mezalim kadılığı yönetimdendir.

Ümmet Meclisine gelince; Şura genel delille sabittir.

وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ “Onların yönetim-işleri aralarında Şura iledir.”[2]

Rasul (u) Hudeybiye’de saçlarını tıraş etmek ve kısaltmaktan geri durduklarında hanımı Ümmü Seleme’nin yanına girdi ve ona şöyle dedi:

“Müslümanlar helak oldu”  ve ona olanları anlattı. Ümmü seleme ise ona şöyle dedi: “Sen tıraş ol onlar sana muhalefet etmezler.” Rasul (u) de öyle yaptı. Müslümanlar da kalkıp traş oldular ve saçlarını kısalttılar. Daha sonra Ümmü Seleme O’na: “Hemen onlarla yola çık” dedi; Rasul (u) de öyle yaptı. Böylece Rasul bir kadının görüşünü almıştır. Bu ise, siyasette olsun, başka şeyde olsun her şeyde kadının görüşünün alındığına delalet eder.

Ümmet Meclisine üye olan kimse “görüşte” vekil olan kimsedir. Vekâlet ise erkeğe caiz olduğu gibi kadına da caizdir. Çünkü vekâletin delili geneldir. Bunun için kadının Ümmet Meclisine üye olması caizdir.

Kadının Halifeyi seçmesi ve ona biat etmesine gelince; kadınların biatı hakkındaki Ümmü Atiyye hadisi ve şu ayet gayet açıktır:

إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ “O Mümin kadınlar sana biat etmek için geldiklerinde…”[3]

Bunun için kadının Halife seçmesi ve ona biat etmesi caizdir.


[1] Buhari, K. Buyu’, 2075

[2] Şûra: 38

[3] Mümtehine: 12

Diğerleri