MADDE – 132

MADDE-132: “Arazisi olan herkes arazisini işletmeğe icbar edilir. Arazisini işletme hususunda muhtaç olanlara Beytülmal’dan yardım yapılır. Üç yıl ardı ardına işletmeyen kimsenin elinden arazisi alınır başkasına verilir.” Bu maddenin delili Rasul (u)’in şu sözüdür: “Sahibi olmayan yer Allah’a ve Rasulü’ne ve sonra da size aittir. Kim bir ölü araziyi ihya ve imar ederse o yer

MADDE-132: “Arazisi olan herkes arazisini işletmeğe icbar edilir. Arazisini işletme hususunda muhtaç olanlara Beytülmal’dan yardım yapılır. Üç yıl ardı ardına işletmeyen kimsenin elinden arazisi alınır başkasına verilir.”

Bu maddenin delili Rasul (u)’in şu sözüdür:

“Sahibi olmayan yer Allah’a ve Rasulü’ne ve sonra da size aittir. Kim bir ölü araziyi ihya ve imar ederse o yer ona aittir. Araziyi işletmeden üç sene bekletenin, herhangi bir hakkı yoktur.”

Bu hadise göre; herhangi bir kimse bir araziyi imar eder veya etrafına taş ve  çitler çekerse, yahut onu kendi elinde tutarsa, o kimse oraya sahip olur. Fakat orayı üç yıl ardı ardına işletmezse elinden alınır. Hadis arazi mülkiyetini ihya edene verirken araziyi işletmeyenden de mülkiyetinin alınmasını ifade ediyor. Nitekim Hadiste geçen “kim ihya ederse” tabiri ile daha önce bir şahsın sahip olup işletmediği eski arazi yani ölü arazi anlamına gelir. İşte üç yıl böyle kalan arazi sahibinden alınır. İhya ve imar olmadan bir kimsenin araziye sahip olması satın alma, miras veya hibe yolu ile mümkün olur. Bu yollarla da insan arazi mülkiyetini elde edebilir. Sahibi tarafından üç yıl ardı ardına işletilmeyen arazi sahibinin elinden alınır. Bununla ilgili delil Amr b. Şuayb tarikiyle Yahya b. Adem’in tahriç ettiği hadistir: “Allah Rasulü Mezine veya Cüheyne kabilesine bir arazi vermişti. Onlar bu araziyi işletmeyip atıl  bıraktılar. Başka bir kavim gelip onu ihya ve imar etti. Ömer (t) eğer bu araziyi ben veya Ebu Bekir vermiş olsaydı onu onlardan geri alırdım. Fakat bu araziyi onlara Allah Rasulü vermiştir.”

Yani eğer o arazi Ömer’in veya Ebu Bekir’in verdikleri bir arazi olmuş olsaydı işletilmemesinin üzerinden üç sene geçtiği zaman onu geri alacaktı. Yani Ömer (t) eğer bu araziyi bunlara Peygamber (u) vermemiş olsaydı “geri alırdım” diyor. Bu hususa Ömer’in şu sözü de delalet ediyor: “Üç sene ardı ardına bir yeri (araziyi) işletmeden geri bırakan kimsenin yerine bir başkası gelip onu imar ederse, o yer, imar edene aittir.” Ömer’in; “Fakat oranın iktia, yani Peygamber tarafından verilmiş olduğu için” sözü Peygamber onu verdiğinden geri dönülmez demek değildir. Çünkü Peygamber onu bir Devlet Reisi olarak vermiş araziyi alan da Peygamber (u) onu verdiği için almıştır. Bunun için arazinin onun elinden alınmayışının, Allah Rasulü tarafından verildiğine değil başka bir sebebe bağlamak lazımdır. Ömer’in sözü bu hususu tefsir ediyor. Emval kitabından Ebu Ubeyde’nin Bilal b. el- Haris el-Müzenniden tahric ettiği hadise geçince: Ömer Bilal’a “Ey Bilal Peygamber (u) sana bu araziyi işletmeden elinde tutman için vermiş değildir. Peygamber (u) sana bu araziyi işletmek için vermiştir. İmar edebileceğin kadarını al diğerini geri ver” dedi.

İşte bu olay imar ve ihya etmeden araziye sahip olunamayacağını ifade ediyor. Mesela ikta yolu ile sahip olunan arazi ardı ardına üç yıl işletilmezse sahibinin elinden alınır. Bu hususu Ömer (t)’in Amr b. Şuayb olayındaki tatbikatı ile: “Kim bizim araziyi işletmez boş bırakırsa” sözü ile Bilal ile ilgili olaya delalet eder. Ömer’in bu tatbikatına, karşı çıkılabilir olmasına rağmen sahabelerden hiç birinin karşı çıktığı da işitilmemiş ve görülmemiştir. Ömer’in yaptığı iş, karşı çıkılabilir bir olaydır. Çünkü Halife bu olayda imar edilmiş bulunan bir araziyi, karşılıksız olarak sahibinden alıyor. Bunu alan da Halifedir. İşte bu, Halifenin tatbikatına karşı çıkan olmadığı için “sahabe icmaıdır”. Çünkü sükutu icma, karşı çıkılması söz konusu olabilen herhangi bir fiilin işlenmesinde hiç bir kimsenin ona karşı çıkmamasıdır. Bu, şer’î bir delidir.

Binaenaleyh bir şahsa ait imar edilmiş herhangi bir araziyi, sahibi, üç yıl ardı ardına, işletmez ve imar etmezse, Devlet o araziyi, cebren, karşılıksız olarak sahibinin elinden alır. “Bu hüküm ikta olunmuş arazilerde söz konusudur, başka arazilerde cari olamaz” denilemez. Çünkü konu bir soruya karşılık veya meydana gelmiş bir olay meselesinde verilmiş bir cevap niteliğini taşımıyor. Nass yalnızca bu konuya hastır. Hüküm umumidir. Dolayısıyla sahipli her araziyi bu arazi; ister miras, ister satın alma gibi yollarla, isterse devletin vermesi demek olan “ikta” ile elde edilmiş olsun, şamildir Ömer’in: “Bizim arazimizi üç sene imar etmeyerek atıl bırakan” anlamadaki sözü, ister ikta yolu ile, ister miras veya satın alma yolu ile mülk edinilmiş her araziye, şamildir. Binaenaleyh, üç sene işletilmeyerek atıl bırakılan her araziyi, devlet, herhangi bir karşılık ödemeden sahibinin elinden alır. Ardı ardına üç yıl meselesi nassın kendisinden anlaşılıyor. Çünkü yerin işletilmesi ve elinden alınışı üç yıla talik ediliyor. Nitekim Peygamber (u) şöyle dedi:

“Araziyi işletmeyen kimsenin üç seneden sonra herhangi bir hakkı yoktur.”

Burada hakkın olmayışı üç yıl sonraya bağlı kılınmıştır. Nitekim Ömer de: “Üç yıl arazilerini işletmeyen” diyerek tatil ve hali bırakmayı üç yıl ile kayıtlamıştır. Arka arkaya üç yıl oluşu bu nasslardan anlaşılıyor.

Arazilerini ekebilme imkanını, sağlamak için Beytülmaldan yardım edilmesine gelince: Buna ait delil Ömer’in Irak’taki tatbikatıdır. Bilindiği gibi Irak fethedilince oranın arazisi ganimet statüsünde olduğu halde Ömer onu muhariplere taksim etmeyip, araziyi sahibinin elinde bırakmış ve arazilerini ekilebilmeleri için de Ömer onlara Beytülmaldan mali yardımda bulunmuştur. Halbuki onlar henüz Müslüman olmuş değillerdi. Ayrıca çiftçilerin, çiftçi olarak arazi sahibi olmalarından dolayı, Beytülmalda herhangi bir hakları yoktur. Onlar fakirler statüsüne girmezler. Görüldüğü gibi bu iki husus hem ganimetler, hem de Beytülmal ahkamına ters ve muhalif oldukları için ilk planda karşı çıkılması gerekli olan işlerdendir. Bu iki husustan biri: Ganimet olarak alınan arazi, muharipler arasında taksim edilmemiş, oradaki halkın elinde bırakılmıştır. Sahabeler arasında Ömer’e karşı bu hususta çıkanlar olmuştur. Hatta onlarla Ömer arasında münakaşalar da olmuştur. Kimisi ise Irak’taki çiftçilere ekinlerini ekebilmeleri için Beytülmaldan mali yardımda bulunmuş, buna hiç bir sahabe karşı çıkmamıştır. İşte sahabelerin bu sukutu bir icmadır. 

Diğerleri