MADDE-135: “Devletin ferdi mülkiyeti kamu mülkiyetine çevirmesi caiz olmaz. Çünkü kamu mülkiyeti, Devletin rey ve içtihadına göre değil, malın tabiat ve sıfatına göre sabittir.” Bu maddenin delili: Rasul (u)in şu sözüdür: لا يَحِلُّ مَالُ امْرِئٍ إِلا بِطِيبِ نَفْسٍ مِنْهُ “Rıza ve hoşnutluğu olmadan Müslümanın malı helal olmaz.”[1] Bu hadis her insana şamildir; Müslüman olmasa da
MADDE-135: “Devletin ferdi mülkiyeti kamu mülkiyetine çevirmesi caiz olmaz. Çünkü kamu mülkiyeti, Devletin rey ve içtihadına göre değil, malın tabiat ve sıfatına göre sabittir.”
Bu maddenin delili: Rasul (u)in şu sözüdür:
لا يَحِلُّ مَالُ امْرِئٍ إِلا بِطِيبِ نَفْسٍ مِنْهُ “Rıza ve hoşnutluğu olmadan Müslümanın malı helal olmaz.”[1]
Bu hadis her insana şamildir; Müslüman olmasa da insanlardan herhangi birinin malını almak haramdır. Ancak meşru bir sebep olursa başkadır. Meşru bir sebep olmadan devletin, herhangi bir ferdin malını alması haram olur. Bunun için halkın yararı vardır veya ümmetin bunda maslahatı vardır diyerek devletin ferdi mülkiyet olan bir malı devlet malı yapması haramdır. Hiç bir zaman maslahat ve yarar bunu helal kılamaz. Bunun helal olması şer’î bir delile muhtaçtır.
Halkın ve Müslümanların yararı olduğu için böyle bir işi İmam veya Halife yapar denemez. Halkın yararını gözetmek ancak şer’î hükümlere göre olur. Halifenin reyine göre insanların yararını sağlaması söz konusu olmaz. Allah’ın haram kıldığı herhangi bir şeyi Halife kesinlikle helal kılamaz. Eğer böyle bir icraata yönelirse mahkemeyi gerektiren bir zulüm işlemiş olur. Böyle durumda mal sahibine iade edilir.
Binaenaleyh halkın malını devletleştirmek de
şer’î değildir. Çünkü eğer bir malın tabiatı ve sıfatı kamu mülkü ise devlet
onu kamu mülkiyeti haline getirmesi farzdır. Burada devlet serbest değildir. Bu
durumda devlet onu devletleştirmiş değil, malın tabiatı ve vasıfları bunu
gerektirmiştir. Tabiatı ve sıfatı gereği kamu malı olan bir malı devletin ferdi
mülkiyet haline getirmesi ve onu devletin kamulaştırması da haram olur. Eğer
İmam böyle bir fiili işlerse mahkemeye baş vurulur ve o mülk sahibine geri
verilir. Çünkü Rasul (u) Ebyad b. Himal’e tuz bölgesi olan bir yeri
verdikten sonra, o madenin bitmez ve tükenmez bir maden olduğunu anlayınca onu
geri almıştır.
[1] Ahmed b. Hanbel, Müs. Basriyyin, 19774