MADDE-141: “Haraç arazisinden taşıyabileceği kadar alınır. Öşri araziden ise bilfiil elde edilen mahsulün zekatı alınır.” Bununla ilgili delil, Zühri’den rivayet edilen şu hadisi şeriftir: “Rasul (u), Bahreyn halkından Müslüman olan bir kimse hakkında, onun mal ve kanını koruduğunu, ancak arazisinin ise bütün Müslümanlara ait bir ganimet yeri olduğuna dair hüküm verdi.” Çünkü Bahreyn halkı henüz
MADDE-141: “Haraç arazisinden taşıyabileceği kadar alınır. Öşri araziden ise bilfiil elde edilen mahsulün zekatı alınır.”
Bununla ilgili delil, Zühri’den rivayet edilen şu hadisi şeriftir: “Rasul (u), Bahreyn halkından Müslüman olan bir kimse hakkında, onun mal ve kanını koruduğunu, ancak arazisinin ise bütün Müslümanlara ait bir ganimet yeri olduğuna dair hüküm verdi.” Çünkü Bahreyn halkı henüz hapsi Müslüman olmadığı için, o yer, ganimet arazisi olarak bırakıldı. Bu hadis, fethedilen beldelerdeki arazinin ganimet mallarından olduğuna delalet eder. Ancak, Ömer (t) hilafete geçince, fethedilen yerlerin arazisinin idaresini Beytülmala ve ondan yararlanmayı da orada bulunan ve yaşayan halka vererek, halkın yerden yararlanmalarının karşılığı olarak onlardan yerin/arazinin taşıyabileceği miktar kadar haraç almaya karar verdi. Alınacak haraç miktarı belirtilmiş değildir. Nitekim Irak’ın bazı yörelerinde her cerib’e bir kafiz veya bir dirhem haraç vergisi konmuştu. Cerib: muayyen bir yere ait muayyen bir alan ölçüsüdür. Başka beldelerde ise, bu miktardan başka bir miktar tayin edildiği vakidir. Nitekim Şam yörelerinde, bundan başka miktarlar uygulanmıştır. Anlaşılıyor ki, Halife Ömer, her yerinden taşıyabileceği bir miktarı haraç olarak almıştır. Bu, arazinin verimine göre değişen bir kıstas olup, haraci araziye aittir.
Öşri arazi ise; üzerinde halkının Müslüman olduğu yerler ile Arap Yarımadasıdır. Böylesi yerden çıkan mahsulden zekat alınır. Bu yerden alınacak zekat ise, eğer oranın arazisi yağmur suyu ile sulanıyorsa onda bir, eğer aletle sulanıyorsa yirmide bir tahsil edilir.