MADDE-144: “Devlet bütçesinde, şer’î hükümlerin belirlediği ve tespit ettiği daimi fasıllar. vardır, Fakat, gerek bütçe fasılları gerekse bu fasıllardan her birinin, kapsadığı meblağlar ve her fasıldaki meblağların tahsis edildiği işlerin hepsi, Devlet Reisi’nin rey ve içtihadına bırakılmıştır.” “Bütçe” ve “bütçe denkliği” lafızları Batı kaynaklı terimlerdir. Bunların ifade ettiği anlam ise; kaynakları belirtilen ve bu kaynaklardan
MADDE-144: “Devlet bütçesinde, şer’î hükümlerin belirlediği ve tespit ettiği daimi fasıllar. vardır, Fakat, gerek bütçe fasılları gerekse bu fasıllardan her birinin, kapsadığı meblağlar ve her fasıldaki meblağların tahsis edildiği işlerin hepsi, Devlet Reisi’nin rey ve içtihadına bırakılmıştır.”
“Bütçe” ve “bütçe denkliği” lafızları Batı kaynaklı terimlerdir. Bunların ifade ettiği anlam ise; kaynakları belirtilen ve bu kaynaklardan elde edilecek meblağ ve miktarının fasıl ve fonları ile beyan edilerek devletin aldığı vergileri beyan etmektir. Bunun yanında, ayrıca, devletin elde ettiği ve edeceği vergilerle, yapacağı masrafları da beyan eder ki, bu da; devlet harcamalarının yapılacağı yerler ile bu yerlerin teferruatıdır. Aynı zamanda, her fasılda (fonda) adı geçen yerlere harcanacak meblağın miktarını belirtmek gibi işlemler bütçeyi ilgilendirir. Bu tarifi Müslümanlar yapmış değildir. Onlar, bu görevi yapan merkezi Hazine diye tarif ederler. Devletin bütün gelirleri orada birikir ve oradan harcamalar yapılır. Ancak; Beytülmal gelirleriyle ve Beytülmaldan yapılan harcamalar gibi uygulamaların her ikisi de mevcut olduğundan dolayı, Beytülmal, aynen bütçe gibi bir kavrama sahip oluyor. Bu husus, her ne kadar bütçe ismiyle anılmıyor ise de, gerek devlete ait gelirleri bünyesinde toplaması, gerekse devlet eliyle yapılacak harcamaların oradan yapılması, Beytülmal tabiri ile bütçe tabiri aynı anlama gelmektedir. Bundan dolayı, bu lafzı ıstılahı manasını ile alıp kullanmada her hangi bir mani yoktur. Bu anlamı ile bütçe; gelir kaynaklarını bütünü ile bu gelirlerin harcandığı yerler demektir.
Binaenaleyh devletin bir bütçesi ve bu bütçenin denk tutulması için bir de Beytülmal denilen ve bütçeyi adeta finanse eden bir müessesesi vardır. Zaten, Beytülmalın yaptığı görevleri ve fonksiyonunu İslâm fakihleri tarif ederek şöyle demişlerdir:
O, Müslümanların vermek mecburiyetinde oldukları malın girdiği ve çıktığı yere mahsus bir isimdir. Bu, bir yer ismi değil, belki toplamasını, sarf ve harcamasını Allah (Y)’ın Halife’ye emrettiği ve Halife’nin de bu görevi yüklendiği yetki anlamındadır. Bütçeyi hazırlamak, çeşitli kısımlarına ayırmak, konulacak meblağı belirlemek gibi hususların hepsini, şer’î hükümler tespit etmiş ve belirlemiştir.
Bütçeye ait harac ve ganimet gibi gelirleri de, yine, şer’î hükümler tespit etmiştir. Bütçenin harcama ile ilgili kısmı da, yine şer’î hükümler tespit etmiştir.
Gelirlerin nasıl harcanacağını, harcanması lazım olan yerler ile, malın varlığını ve ancak belirli yerlere harcamanın yapılabileceğini, yine şer’î hükümler tespit edip belirlemiştir. Şer’î hükümler hem gelirlerin, hem de giderlerin, nasıl yapılacağını ve ne şekilde toplanıp harcanacağını bildirmiştir.
İşte, şer’î hükümlerin tayin ve tespit ettiği bölüm, bütçenin değişmeyen daimi bölümlerini meydana getirir. Çünkü, bu kısmı, şer’î hükümler tespit etmiştir. Şer’î hüküm ise, hiçbir zaman değişmeyecektir.
Bütçenin fasıllarına gelince; Bunlar bütçenin fasıllarından ayrılmış kısımlardır. Yağmur suyu ile sulanan yerler ile sulama yolu ile sulanan arazilerin haracı, esas bütçe fasıllarından ayrılmış bölümler olduğu ve feri konular olduğu için, bu hususa ait ölçüleri Halife koyar. Çünkü, bu gibi şeyler, iş idaresi ile ilgili olduğu için Halife’nin rey ve içtihadına terk edilmişlerdir. Bu fasıllara konacak meblağlar da yine Halifenin rey ve içtihadına göre konacaktır. Mesela; cizye miktarı ve benzeri şeyler, Halife’nin rey ve içtihadına bırakılmışlardır. Şer’î deliller de ancak, Beytülmal’ın gelir ve giderlerine ait delillerdir, Şeriat’ın belirtmediği hususlarda, Halife’nin Beytülmaldaki tasarrufu, sadece Halifenin rey ve içtihadına bırakılmış hususlardır.
İşte bu üç delil, hem gelirlerin, hem de giderlerin delilleridir. İdari işlerle ilgili delil de yine bu maddenin delillerindendir. Madem ki reyi ve içtihadı ile halifenin, bütçenin fasıllarını ve her fasla konulacak gelirleri, gider bölümlerini ve her bölüme harcanacak miktarları belirleme yetkisi vardır, öyleyse bölümleri ile tespit edilmiş bir şekilde devletin yıllık bütçesini yapıp her bölüme ait harcamaların ve gelirlerin belirlenmesinde herhangi bir engel yoktur. Yasak olan husus, bütçenin gelir ve giderlerinin değil bütçe bölümlerinin senelik olarak düzenlenmesidir. Çünkü onlar şeriat tarafından belirlenmiş bütçenin daimi ve değişmez bölümleridir.