MADDE – 165

MADDE-165: “İslâm Devleti ile diğer devletler arasında döviz alış verişi, kendi paraları arasındaki sarf gibi caizdir. Devletler arası döviz bozdurmalarda, iki değişik cins para arasında, peşin olmak şartıyla aralarında birisinin fazla olması caizdir. Veresiye döviz bozdurma esnasında birisinin değerinin fazla olması caiz değildir. İki cins para değişkenleri korunduğu müddetçe, herhangi bir kayıt olmaksızın para bozdurma

MADDE-165: “İslâm Devleti ile diğer devletler arasında döviz alış verişi, kendi paraları arasındaki sarf gibi caizdir. Devletler arası döviz bozdurmalarda, iki değişik cins para arasında, peşin olmak şartıyla aralarında birisinin fazla olması caizdir. Veresiye döviz bozdurma esnasında birisinin değerinin fazla olması caiz değildir. İki cins para değişkenleri korunduğu müddetçe, herhangi bir kayıt olmaksızın para bozdurma fiyatında değişmeler olabilir. İslâm Devleti tebaasından olan fertler memleket içinde ve dışında istediği dövizi alabileceği gibi, bunlardan hiçbir izne muhtaç olmadan istediğini satabilir.”

Bununla ilgili delil, Rasul (u)’in şu sözüdür:

“Peşin olmak şartıyla gümüşle altının alış verişini istediğiniz gibi yapınız.”

Malik b. Evs’den rivayet edildiğine göre; “Ben dirhemleri kim bozacak demiştim. Bu arada Ömer b. Hattab’ın yanında bulunan Talha b. Übeydullah bana dönerek: Altını bize göster de görelim dedi. Sonra, bize gel hizmetçimiz geldiği zaman senin paranı veririz. Bunun üzerine Ömer b. El-Hattab: Hayır vallahi bu olmaz; ya onun parasını verirsin yahut onun altınını geri verirsin, zira; Peygamber (u) şöyle dedi:

الْوَرِقُ بِالذَّهَبِ رِبًا إِلا هَاءَ وَهَاءَ “Peşin olmadıkça altın ile para alış verişi faizdir.”[1]

Berra b. Azib ve Zeyd b. Erkam ortak iş yapan iki ortaklardı. Bunlar peşin ve veresiye olmak üzere gümüş satın aldılar. Bu durum Rasul (u)’e ulaştı. O (u) onlara emrederek şöyle dedi.

أَنَّ مَا كَانَ بِنَقْدٍ فَأَجِيزُوهُ وَمَا كَانَ بِنَسِيئَةٍ فَرُدُّوهُ “Peşin para ile aldığınızı yerine getirin, Veresiye aldığınız gümüşü geri sahibine verin.“[2]

İşte bu hadisler para ve dövizden değerlerin birbirine çevrilebileceğinin cevazına delildir. Bu husus, gerek ülkenin içinde, gerekse dış ülkelerde döviz bozdurma olsun fark etmez. Bu kaide dış ve iç münasebetlerde aynen cereyan eder. Aynı şekilde altını gümüşle gümüşü de altınla değiştirmek ve bu altın ve gümüş değerlerini ülkenin para birimi ile değiştirme caizdir. Aynı şekilde ülkenin parası ile yabancı paralar da değiştirilebilir. Bu değiştirme ülke içinde veya dışında olması fark etmez. İki farklı para arasında yapılan değiştirme esnasında bir farkın bulunması mümkündür ki, buna sarf fiyatı (kur) denir. Sarf fiyatı, bir devletin parasındaki safi altın ağırlığı ile diğer devletin parasındaki safi altın ağırlı arasındaki orandır. Bunun için, bu oranın değişmesine bağlı olarak sarf fiyatının da (kur farkının) değiştiği görülür. Aynı zamanda, bu fark, ülkelerde, bu paranın muayyen oranda altın karşılığı vardır. Çünkü kambiyo fiyatları da ülkelerin paraları arasında iniş ve çıkışlar olarak birtakım değişmeler olur.

Sarf fiyatı hakkında şer’î hüküm: Onun, mübah olmasıdır. Herhangi bir kayıt ile kayıtlanmış değildir. Çünkü; sarf, mübah bir muameledir. Bunun gibi sarfın fiyatı da mübahtır.. Her insan karşılığını vererek istediği parayı alabilir. Bu husus, sarfa dair delilin kapsamına dahildir. İşte sarfın ve aynı zamanda ona ait fiyat değişiminin mübah olduğunu ifade eden deliller  bunlardır.


[1] Tirmizi, K. Buyu’, 1164

[2] Ahmed b. Hanbel, Müs. Kufiyyin, 18502

Diğerleri