MADDE-176: “Öğretimin bütün dönemlerinde öğretim için kitap telifinden ücret olmak yasaktır. Müellif olsun veya olmasın, kitap basıp neşrettiğinden dolayı, hiç bir kimse basın ve yayın hakkına malik olamaz. Fakat; henüz basılıp yayınlanmamış birtakım fikirleri yanında bulunduran kimse, ilim öğretme karşılığı aldığı ücret gibi bu yanındaki fikirleri de ücret karşılığında verebilir. Bu; onun için caizdir. Bu
MADDE-176: “Öğretimin bütün dönemlerinde öğretim için kitap telifinden ücret olmak yasaktır. Müellif olsun veya olmasın, kitap basıp neşrettiğinden dolayı, hiç bir kimse basın ve yayın hakkına malik olamaz. Fakat; henüz basılıp yayınlanmamış birtakım fikirleri yanında bulunduran kimse, ilim öğretme karşılığı aldığı ücret gibi bu yanındaki fikirleri de ücret karşılığında verebilir. Bu; onun için caizdir.
Bu madde ile ilgili delil: İlim öğretme mukabili ücret alınabileceği ve ilim öğrenmenin herkese serbest olmasıdır. İlim öğrenme karşılığında ücret almanın caiz olduğuna dair delil Rasul (u) şu sözü ile sabittir:
إِنَّ أَحَقَّ مَا أَخَذْتُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا كِتَابُ اللَّهِ “Üzerinden ücret aldığınız şeylerin en haklısı Allah’ın kitabıdır.”[1]
Allah’ın Kitabından başka, öğretme işi karşılığında, ücret alma öncelikli caizdir. Yine sabittir ki, Bedir esirlerinden her birinin, Müslüman çocuklarından on çocuğa yazı öğretmesi karşılığında esirin serbest bırakılacağı hususundaki Peygamber efendimiz (u)’in fiili ve davranışı eğitim ve öğretim için insan çalıştırmanın cevazının delilidir.
Telif ise; ilmi yazmaktır. Yani, dil ile ifade etme gibidir. İlim insanlar şifahi olarak veya yazı vasıtasıyla verilir. Her iki halde de ücret almak caizdir. Fakat, bu ilim, şifahi veya yazı ile öğrenciye verildiği zaman, öğrencinin bu yollarla elde ettiği ilim, onun malı olur. Bu durumda, öğrenen kimse, bunu şifahen veya yazı yolu ile istediği kişiye verme hakkına sahiptir. Bu verme karşılığında ücret de alabilir. Bedir esirlerinin yanında okuma ve yazma öğrenenlere öğretmenlik, yapanlar, aldıkları ücretlerden başka onların üzerinde bir hakları kalmamıştır. Bunlardan, okuma yazma öğrenenler, bu öğrendiklerini ücretli veya ücretsiz olarak başkalarına öğretme hakkına sahip oldular. Onlara öğreten kimselerin bunda herhangi bir hakkı yoktur.
Yine bilindiği gibi ilim; madem ki mübah ve serbest bir husustur; bunun
mübah ve serbest oluşu demek, herkesin onu almalarının caiz olması demektir.
Bundan dolayı, ilmi öğretmek isteyen herkesin öğrettiği ilim karşılığında,
ücret alması da caizdir. Bu hak, sadece, ilmi ilk
öğretenin değildir. Bundan dolayı, bilgi; bütün dünyanın müşterek malıdır. O,
sadece ilk öğretenin mülkü olmaz. Bütün dünyanın malı olan bu ilim, kimin
yanında bulunur da onu başkasına öğretirse, ücret alması caizdir. İlmi bulunan
kimse, bunu ücretle veya ücretsiz olarak başkasına öğretebilir. Bu ilmi, bir
kişiye veya cemaata öğretmekle veya herhangi bir kişiye söylemekle veya herhangi
bir vesile ile insanlara ulaştırmakla, ilim; bütün insanların malı olur. İlmi
öğrenen ister bir fert veya cemaat olsun, öğrenip aldıklarını öğreten kimseden
izin alsın veya almasın, öğretenin hoşuna gitsin veya gitmesin bu ilmi istediği
kimselere öğretebilir. İşte bu; kimsenin telif hakkına sahip olmayacağının
delilidir. Alimin yanında ilim bulunduğu müddetçe, bunu başkalarına
öğrettiğinde, o kimselerden ücret alabilir. İlmini şifahi veya yazı ve kitap
yolu gibi bir vesile ile insanlara bir kimse verdiğinde, bu ilim bütün insanlar
için mübah olur. Bunu, bu yollarla alan kimse, bir başkasına, ücret karşılığı
öğretebilir. Müellif için bir telif hakkı kabul etmek, mübah olan bir şeyi
haram kılmak demektir. İzinsiz olarak onun alınmasını men etmek de ilimi haram
kılmaktır, hiçbir kimsenin telif hakkına malik olması caiz değildir.
[1] Buhari, K. Tıb, 5296