MADDE – 46

MADDE-46:   “Tefviz muavini; bir iş hakkında bir plan hazırlar ve onu halife onaylarsa, onu noksansız ve ziyadesiz halifenin onayladığı şekilde yerine getirir. Eğer halife sözünden dönüp muavinin uyguladığına itiraz ederse bakılır. Eğer itiraz edilen husus, uygun bir şekilde uyguladığı bir hüküm veya ait olduğu yere koyduğu mal hakkında ise, geçerli olan (uygulanan) görüş muavinin görüşüdür.

MADDE-46:   “Tefviz muavini; bir iş hakkında bir plan hazırlar ve onu halife onaylarsa, onu noksansız ve ziyadesiz halifenin onayladığı şekilde yerine getirir. Eğer halife sözünden dönüp muavinin uyguladığına itiraz ederse bakılır. Eğer itiraz edilen husus, uygun bir şekilde uyguladığı bir hüküm veya ait olduğu yere koyduğu mal hakkında ise, geçerli olan (uygulanan) görüş muavinin görüşüdür. Çünkü aslında o görüş, halifenin görüşüdür. Halifenin hükümlerden uyguladığı ve mallardan harcama yaptığı hususlarda düzeltme yapma hakkı yoktur. Eğer halifenin itiraz ettiği muavinin uyguladığı husus, hükümlerin uygulanması ve malın sarf edilmesi dışında meselâ; bir vali tayini, ordu hazırlama gibi hususlardan ise, muavine itiraz etmesi halifeye caiz olur ve halifenin görüşü uygulanır, muavinin ameli geçersiz kılınır. Çünkü, halifenin bu hususlarda bizzat kendi fiilinde düzeltme yapma hakkı vardır. O halde muavinin amelinde de düzeltme yapma hakkı vardır.”

Bu madde; tefviz muavininin amelini/vazifesini yerine getirme keyfiyeti, halifenin muavinin amelleri gözden geçirme keyfiyeti için bir vasıftır. Bu vasıf, halifenin amellerde kendisinden dönmesinin caiz olduğu husustan ve caiz olmadığı husustan alınmıştır. Çünkü muavinin ameli, halifeye ait bir amel sayılır. Bunun açıklaması şöyledir:

Bizzat kendisinin hüküm vermesi ve yöneticiler tayin etmesi halife için caiz olduğu gibi tefviz muavini için de caizdir. Çünkü, bu hususta yönetim şartları muteberdir. Tefviz muavininin Mezalim Mahkemelerine bakması ve onlara naib tayin etmesi caizdir. Çünkü bu hususta Mezalim şartı muteberdir. Tefviz muavininin bizzat kendisinin cihad işlerinin yönetimini üstlenmesi ve onu üstlenecek kişiyi tayin etmesi caizdir. Çünkü bu hususta harp şartları muteberdir. Tefviz muavininin planladığı işleri bizzat uygulaması ve onların uygulanmasında naib tayin etmesi caizdir. Çünkü bu hususta görüş ve tedbir şartları muteberdir.

Ancak bu demek değildir ki; tefviz muavininin yaptığı işi, halifenin bilgisine sunuldukça, halifenin ilga etmesi doğru değildir. Bilâkis bunun manası; tefviz muavininin, halifenin sahip olduğu yetkilere sahip olması demektir. Fakat bu sahip oluş, halifeye naib olarak sahip oluştur, halifeden kopuk, bağımsız olarak sahip oluş değil. Böylece tefviz muavininin yürüttüğünü red etmek ve yaptığı işleri ilga etmek hususunda tefviz muavinine itiraz etmesi halife için caizdir. Fakat bu cevaz da, halifenin bizzat kendisinin yapmış olduğu işlerden geri dönmesinin kendisine caiz olduğu sınırlar dahilindedir. Böylece tefviz muavini, eğer bir hükmü uygun bir şekilde uygulamış veya bir malı ait olduğu yere koymuş da halife gelip, uyguladıktan sonra bu hususta tefviz muavinine itiraz ederse, halifenin bu itirazının bir kıymeti yoktur. Bilâkis tefviz muavininin ameli uygulanır, halifenin görüş ve itirazı red edilir. Çünkü, tefviz muavininin o görüşü aslında halifenin görüşüdür. Bu durum halifenin kendi görüşünden vazgeçmesinin ya da uygulanması tamamlanmış bir hususu geçersiz kılmasının kendisine caiz olmadığı hallerde olduğu gibidir. O halde halifenin muavininin o hususlardaki bir işini geçersiz kılması doğru değildir. Eğer tefviz muavini bir vali ya da görevli veya ordu komutanı v.b. tayin etmiş ya da bir iktisadî politika belirlemiş veya bir askerî plan veya sanayî için bir proje v.b. belirlemiş ise; halifenin bunları geçersiz kılması caizdir. Çünkü onlar, her ne kadar halifenin görüşü sayılırlarsa da bizzat kendisi uygulasa bile, kendisinden vazgeçmesinin halifeye caiz olduğu hususlardandır. Böylelikle bu hususlarda naibinin amelini geçersiz kılması halife için caiz olur. Bu durumda tefviz muavininin işlerini geçirsiz kılmak halifeye caizdir. Bu hususta şer’î kaide: “Halifenin, bizzat kendisinin yaptığı işte düzeltme yapmasının caiz olduğu her hususta, muavininin işinde de düzeltme yapması caizdir. Halifenin, bizzat kendisinin yaptığı işte düzeltme yapmasının caiz olmadığı hususta, muavininin işinde de düzeltme yapması caiz değildir.”

Diğerleri