MADDE – 47

MADDE-47:   “Tefviz muavini, dairelerden bir daireye veya işlerin muayyen bir kısmına tahsis olunmaz. Çünkü, onun velâyeti/yönetim yetkisi geneldir. Aynı şekilde tefviz muavini, idarî işleri direkt olarak bizzat kendisi yürütmez. Onun idarî organdaki denetimi genel olur.” Bu maddenin delili; Tirmizi’nin rivayet ettiği hadiste geçen (وزيراي) “Benim iki vezirim” kelimesinin belirlediği husustur. Bu ise tefviz muavini, halifenin

MADDE-47:   “Tefviz muavini, dairelerden bir daireye veya işlerin muayyen bir kısmına tahsis olunmaz. Çünkü, onun velâyeti/yönetim yetkisi geneldir. Aynı şekilde tefviz muavini, idarî işleri direkt olarak bizzat kendisi yürütmez. Onun idarî organdaki denetimi genel olur.”

Bu maddenin delili; Tirmizi’nin rivayet ettiği hadiste geçen (وزيراي) “Benim iki vezirim” kelimesinin belirlediği husustur. Bu ise tefviz muavini, halifenin Hilâfet’teki muavinidir/yardımcısıdır. Böylece onun işi, halifenin sahip olduğu bütün yetkilerdir. Bunun için meselâ; eğitim dairesi gibi bir yönde halife için bir muavin tayin etmek doğru değildir. Çünkü bu “vezir” ya da “muavin” kelimesinin sahip olduğu şer’î manaya terstir. Eğer bir yönde muavin tayin edilirse, o kişi için bu tayinde vezirlik ya da muavinlik sözleşmesi tamamlanmış olmaz ve o kişi tayin ettiği hususta halife için muavin olmaz. Çünkü, o sözleşme batıldır.

Başkadının tayini ise, halife için yargıda muavin tayini değildir. O, ancak özel bir yönetimin valisi tayinidir. Meselâ; ordu emirliği, sadakalar emirliği v.b. gibi. Zira bunlar, kendileriyle yönetim yetkilerinin belirlendiği sözleşmelerdir, muavinin belirlediği sözleşme değildir. O yani başkadı, kendisine kadılar tayin yetkisi ve insanlar arasındaki sürtüşmelerde yargılama hallerine bakma yetkisinin verildiği bir emirdir, muavin değildir.

Buradan açığa çıkıyor ki; tefviz muavinini dairelerden bir daire ile tahsis etmek doğru değildir. Belirli bir daire ile tahsis edilirse, o tayin sözleşmesi batıl olur. Çünkü tefviz muavinini tayin etmenin sıhhatinin şartı, onun bir sözleşme olması yani şu iki şartı kapsayan açık bir lafızla olmasıdır. Bu şartlar: Bakışın genelliği ve niyabettir. Tefviz muavininin dairelerden bir daireyle tahsis edilmesi, bu iki şarttan bir şartı yok eder. Böylece o muavinin tayinini batıl kılar.

Tefviz muavinin, idarî işleri direkt olarak bizzat yürütmesinin caiz olmayışına gelince; o, şundandır: İdarî işleri bizzat yürütenler ücretli görevlilerdir, yöneticiler değil. Tefviz muavini ise yöneticidir, ücretli görevli değil. Böylece onun işi, işlerin gözetimidir, yoksa yerine getirilmesi için ücretli kişilerin belirlendiği işleri bizzat yürütmek değil. İşte buradan idarî işleri tefviz muavininin bizzat yürütmesinin caiz olmayışı meydana çıkıyor. Bunun manası; muavinin, herhangi bir idarî işi yapması yasaktır demek değildir. Bilâkis bunu manası; tefviz muavini, idarî işlerle tahsis edilmez, bilâkis onun işi, işlere genel bakıştır demektir.

Diğerleri