MADDE-51: “Cihad emirinin dairesi şu dört daireden oluşur: Hariciye dairesi, Harbiye dairesi, İç güvenlik dairesi, Sanayi dairesi. Bunları denetleyen ve idare eden Cihad emiridir.” Cihad emiri; halifenin hariciye, harbiye, iç güvenlik ve sanayiye bakması ve onları idare etmesi için tayin ettiği şahıstır. Ona -her ne kadar o bu dört yöne bakıyor olmasına rağmen- “cihad emiri”
MADDE-51: “Cihad emirinin dairesi şu dört daireden oluşur: Hariciye dairesi, Harbiye dairesi, İç güvenlik dairesi, Sanayi dairesi. Bunları denetleyen ve idare eden Cihad emiridir.”
Cihad emiri; halifenin hariciye, harbiye, iç güvenlik ve sanayiye bakması ve onları idare etmesi için tayin ettiği şahıstır. Ona -her ne kadar o bu dört yöne bakıyor olmasına rağmen- “cihad emiri” denmesi, bu dört cihetin hepsinin cihad ile bağlantılı oluşundandır. Zira Hariciye yönü; savaşta da barışta da cihad maslahatının gerektirdiğine uygun olur. Harbiye yönü; cihad için hazırlanmış orduyla, ordunun oluşması, hazırlanması ve silahlandırılması ile bağlantılıdır. İç güvenlik yönü; devletin korunması ve himaye edilmesi, devlet içinde güvenliğin korunması, âsilere ve yol kesicilere cihad için hazır ordudan bir cüz olan polis teşkilatı ile karşı koymak içindir. Sanayi yönü; cihad uğruna orduya ait silah ve donatımın çoğaltılması içindir.
İşte bu dört yönün hepsi de cihadla bağlantılıdır. Bunlara bakan ve idare eden kişinin “cihad emiri” olarak isimlendirilmesi buradan gelmiştir.
Cihad emirine, yönetici olmamasına rağmen “emir” isminin verilmesi, kendisinden bir çok emrin çıkmasından dolayıdır. Çünkü, onun görev dairesi geniş ve bir çok emre gereksinim duymaktadır. (أمير) “emir” lafzı (فعيل) “faiîl” kalıbından gece gündüz bir çok emir sadır olduğu için mübalağa isimdir. (راحم) “râhim” ismi failine kendisinden bitmeyen bir çok rahmet sadır olduğu için mübalağa olarak (رحيم) “rahiîm” denilmesi gibi.
Cihad emiri dairesi şu dört daireden oluşur:
1- Hariciya dairesi,
2- Harbiye dairesi,
3- İç güvenlik dairesi,
4- Sanayi dairesi.
Bu daireleri cihad emiri denetler ve idare eder.
Cihad, İslâmî Davetin dışarıya taşınması için İslâm’ın koymuş olduğu yoldur. İslâm Davetinin taşınması, İslâm Devleti için içeride İslâm hükümlerinin tatbikinden sonra aslî iş olarak itibar edilir. Onun için cihad hükümleri; savaş, barış, ateşkes, anlaşmalar hükümlerini kapsamaktadır. Yine cihad hükümleri; ordu, onun hazırlanması, eğitilmesi, komutanları, sancakları, birlikleri ile ilgili hükümleri kapsadığı gibi ordunun silahlarının kendisi ile ordunun hazırlanmasının tam olabileceği, görünen ve görünmeyen düşmanları korkutabileceği bir şekilde harb sanayi ile çoğaltılmasını da kapsamaktadır. Aynı şekilde cihad hükümleri; devletin içinde nizamın yerleşmesi, devlete karşı gelişin ya da devlet içinde yol kesiciliğin, iç güvenliğin bozulmasını veya devletin tebaasına karşı suçların işlenmesini önlemekle ilgili hükümleri de kapsamaktadır.
Rasul (u), cihadla ilgili tüm işleri bizzat kendisi üstlenmiştir. Ondan sonra onun halifeleri de aynı şekilde idiler. Rasul (u) ve aynı şekilde onun halifeleri, cihad işlerinin bazısını ya da tamamını yerine getirmeleri içir bazı şahısları tayin ediyorlardı. Bu işler, ister ordunun hazırlanması ister savaşın yapılması ya da ateşkes ve barış anlaşmalarının yapılması ya da dış ilişkiler hakkında olsun ister ise devlete karşı gelenler ve mürtedlerle savaşılması hakkında olsun fark etmez.
Halifenin bizzat kendisinin yapmakta olduğu hususların yapılmasını kendisine vekâleten bir başkasına yüklemesi caizdir. İşte cihad emirinin tayini ve onun dairesinin oluşturulması buradan gelmektedir.
Cihad emirinin dairesinin cihad ve cihad hükümleri ile alâkalı olmasından dolayı onun vakıası, dış alâkaları kapsamaktadır. Çünkü, tüm dış alâkalar İslâmî Davetin taşınması esası üzerine kuruludur. Yine cihadın vakıası, harble ilgili yönü de kapsamaktadır. Çünkü cihad, Allah yolunda Allah’ın kelimesinin yüceltilmesi için savaştır. Savaş ise; orduyu, onun hazırlanmasını, komutanlığının, kurmay subaylarının, subaylarının ve askerlerinin oluşmasını gerektirir. Aynı şekilde ordunun eğitimini, bakımını, desteklenmesini gerektirir.
Ordu için mutlaka silah gerekir. Silah için de mutlaka sanayi gerekir. Onun için sanayi, ordu ve cihadın gereksinimlerindendir. İşte bu, devlette tüm sanayinin harb sanayi esası üzerine kurulu olmasını gerektirmektedir. Böylece sanayi, cihada ve onun emirine bağlı olmaktadır.
Ordu, Davetin dışarıya taşınması için cihad yapar. Ordu, devletin korunması ve himayesini sağlar. Onun için bağilerle/âsilerle, devlete karşı çıkanlarla, yol kesicilerle savaşmak ordunun vazifelerindendir. Ondan dolayı iç güvenlik; cihada, cihad emiri ve dairesine bağlı olmaktadır.
İşte cihad emiri dairesinin şu dört daireden olması bundan dolayı gerekmektedir. Hariciye dairesi, harbiye dairesi, iç güvenlik dairesi ve sanayi dairesi.