MADDE-55: “Sanayi Dairesi, sanayi ile ilgili bütün işleri yürütür. Bu işler; ister motor, makine sanayi ve montajla ilgili ana sanayi ürünlerini yahut da sanayi maddelerini üreten sanayi ya da elektronik sanayi gibi ağır sanayi olsun, ister ise hafif sanayi olsun, ister kamu mülkiyeti türünden fabrikalar olsun, ister ise harb sanayi ile alâkası olan fabrikalar olsun.
MADDE-55: “Sanayi Dairesi, sanayi ile ilgili bütün işleri yürütür. Bu işler; ister motor, makine sanayi ve montajla ilgili ana sanayi ürünlerini yahut da sanayi maddelerini üreten sanayi ya da elektronik sanayi gibi ağır sanayi olsun, ister ise hafif sanayi olsun, ister kamu mülkiyeti türünden fabrikalar olsun, ister ise harb sanayi ile alâkası olan fabrikalar olsun. Fabrikalar, bütün nevileriyle harb sanayi siyaseti üzerine kurulmalıdırlar.”
Cihad ve savaş orduyu gerektirir. Ordunun ise savaşabilmesi için mutlaka silahının olması gerekir. Ordu için silahın en yüksek seviyede tam anlamıyla çoğaltılabilmesi için mutlaka devletin içinde yeterli harb sanayinin olması gerekir. Onun için harb sanayinin cihad ile tam bir alâkası, açık, kesin bir bağlantısı vardır.
Devlet, işinin iplerine sahip olabilmesi için ve başka devletlerin tesirinden uzak olabilmesi için mutlaka silahının sanayisini kurması ve onu bizzat kendisi geliştirmesi gerekir. Ta ki kendi egemenliğini sürdürsün, ne kadar gelişmiş olursa olsun en gelişmiş en kuvvetli silahlara sahip olsun. Böylece açık ve muhtemel her düşmanı korkutabilmesi için silaha duyduğu ihtiyaçla ilgili her husus kendi tasarrufu altında olur. Allahu Teâlâ’nın şu ayette dediği gibi:
وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِنْ دُونِهِمْ لا تَعْلَمُونَهُمْ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Çünkü, onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz Allah’ın bildiği düşman kimseleri korkutursunuz.”[1]
Böylelikle devlet, iradesine sahip olabilir. İhtiyaç duyduğu silahı üretir ve geliştirir. En kuvvetli ve en üstün silahlara sahip olabilecek şekilde silahı geliştirmede devam eder. Ta ki açık ve muhtemel düşmanların tamamını bilfiil korkutabilsin. Bunun için devletin bizzat kendisinin silah sanayisini kurması farz olur. Silahı başka devletlerden satın almaya dayanması caiz olmaz. Çünkü bu durum, başka devletlerin İslâm Devleti’ne ve onun isteklerine, silahına, savaşına, harbine tahakküm sürmelerini sağlar.
Başka devletlere silah satan devletler, her silahı özellikle gelişmiş silahları satmazlar, onları ancak kullanma keyfiyetini kapsayan belirli şartlarla satarlar. Yine o silahları ancak kendilerinin uygun gördükleri belirli miktarda satarlar yoksa silah satın almak isteyen devletin talebine göre değil. Bu durum, silah satan devleti, kendi iradesini silah satın alan devlete hakim kılmasını mümkün kılar, özellikle silah satın alan devlet bir savaşa girdiğinde. Zira o zaman silaha, yedek parçalara, harb malzemelerine daha fazla ihtiyaç duyacaktır. Bundan dolayı o devletin silah ihraç eden devletin talebine boyun eğmesi, bağlılığı daha da artacaktır. Bu durum, silah ihraç eden devlete silah satın alan devlet ve onun iradesi üzerinde özellikle harb halinde, silaha ve yedek parçalara şiddetli ihtiyacı olduğu hallerde tahakküm sürmesini sağlayacaktır. Böylelikle silah satın alan devlet, kendisine silah ihraç eden devlete siyasî varlığını, arzularını ve bizzat kendisini ipotek etmiş olur.
Bütün bunlardan dolayı devletin silahını, harb aletlerini, yedek parçaları bizzat kendisi yapması gerekir. Bu ise ancak devletin ağır sanayi ve öncelikle harb sanayisini ve diğer sanayileri içeren ağır sanayiyi oluşturacak fabrikalar kurması ile hasıl olur. Devletin mutlaka elinde atom silahlarını üretebilecek nükleer reaktörler, uzay gemileri, roketler, uydular, uçak, tank, top, harb gemileri bütün çeşitleriyle zırhlı araçlar, ağır ve hafif silahlar üretecek fabrikaların olması gerekir. Yine devletin elinde zaruri aletler, motorlar ve temel maddeler üretecek fabrikaların, elektronik sanayisinin aynı şekilde kamu mülkiyeti ile alâkası olan fabrikaların, harb sanayi ile alâkalı hafif fabrikaların bulunması gerekir. Bütün bunlar, Allahu Teâlâ’nın şu sözü ile müslümanlara farz kılınan “hazırlığın” gereğidir:
وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّة…ٍ “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın…”[2]
İslâm Devleti’nin; İslâmî Daveti, davet ve
cihad yoluyla taşıyan bir devlet olmasından dolayı, cihad yapmak için daima
hazırlıklı olması gerekir. Bu ise, İslâm Devleti içinde harb siyaseti esası
üzerine kurulu ağır ya da hafif sanayinin olmasını gerektirir. Ağır ya da hafif
sanayisi öyle bir harb sanayi üzerine kurulmalıdır ki; devlet, istediği vakit
kolayca bütün çeşidi ile harb sanayisini üretebilecek fabrikalara dönüşebilsin.
Onun için Hilâfet Devleti’ndeki sanayinin tamamı harb siyaseti esası üzerine
kurulmalıdır. İster ağır sanayi üretsin ister hafif sanayi üretsin, bütün
fabrikalar da bu siyasi esas üzerine kurulmalıdır. Ki devletin ihtiyaç duyduğu
herhangi bir vakitte o fabrikaların üretimlerini harb sanayisine dönüştürmesi
kolay olsun.(*)
[1] Enfal: 60
[2] Enfal: 60
(*)NOT: Bu maddelerin izahı, İslâm’da Yönetim Nizamı kitabının Arapça’sından alınmıştır. s.140-150