MADDE -70: “Kadı ve Muhtesibin, Kaza’da/ yargıda bütün beldelerdeki bütün yargı işlerine bakması için genel olarak tayin edilmesi caizdir. Onların, mekana ve yargı çeşitlerine göre özel olarak tayin edilmesi de caizdir. Mezalim Kadısı ise, yargı bakımından ancak genel olarak tayin edilir. Mekan bakımından ise, ülkenin her tarafına tayin edilebilecekleri gibi bir tarafı için de tayin
MADDE -70: “Kadı ve Muhtesibin, Kaza’da/ yargıda bütün beldelerdeki bütün yargı işlerine bakması için genel olarak tayin edilmesi caizdir. Onların, mekana ve yargı çeşitlerine göre özel olarak tayin edilmesi de caizdir.
Mezalim Kadısı ise, yargı bakımından ancak genel olarak tayin edilir. Mekan bakımından ise, ülkenin her tarafına tayin edilebilecekleri gibi bir tarafı için de tayin edilebilirler.”
Bunun delili, Rasul (u)’in fiilidir. Zira o (u), Ali b. Ebu Talib’i Yemen kadılığına tayin etti. Muaz b. Cebel’i Yemen’in bir bölgesinde kadılığa tayin etti. Amru b. As’ı belirli bir tek meselede kadılığa tayin etti. Bu izahat, muhtesib ve halk arasında çıkan ihtilaflara bakan kadı hakkındadır.
Mezalim kadısına gelince; onun belirli bir yere tayin edilmesinin caiz oluşu, Rasul (u)’in Raşid b. Abdullah’ı Kaza/yargı işlerine ve hakkında tayin edildiği idare hususundaki mezalim davalarına bakması için emir olarak tayin etti. Mezalim kadısını belili bir yargı işine tahsis etmek caiz olmaz. Çünkü Rasul (u)’in, mezalim kadısını belirli bir yargı işinde tahsis ettiği sabit olmadığı gibi, mezalim kadısının işi hakkında mezalim davalarına bakmak ve bu davaların sebeplerini ortadan kaldırmaktır ki bunda tahsis yapmak mümkün değildir. Zira mezalim kadılığında görevin parçalanması da mümkün değildir. Çünkü o, mezalim davalarına bakan kadı olması yanısıra aynı şekilde bu davaların sebeplerinin ortadan kaldırılması hakkında da yöneticidir. Yönetim ise parçalanmaz. Bilâkis o, parçalanmaya elverişli olmayan bir bütündür. Yönetici, yönetimde belirli meselelerle has kılınıp başkasından men edilmez. Bilâkis yönetici ancak bir bölgeye tahsis edilir. Meselelere gelince; o, sırf yönetici olarak tayin edilmesiyle bir meselede yönetim ve sulta olarak tayin edilmesiyle her meselede yönetim ve sulta yetkisine sahip olur. Yöneticinin yönetimde tahsis edilmesi muhal olur. Aynı şekilde mezalim kadısı da Kaza/yargı bakamından genel olarak tayin edilir. Fakat onun belirli bir yerde tahsisi caiz değildir. Valinin bir özel vilayette (yönetim yetkisinde) tahsis edilmesi yönetimin parçalanması değil, bilâkis yönetim yetkisinde tahsistir. Onun yönetim yetkisinde tahsis olduğu hususta yönetimin parçalanması caiz olmaz. Mezalim kadısı, mezalim davalarına bakma ve yönetme yetkisini üstlenmiştir ki bu mezalim davaları üzerinde bir genel yönetim yetkisidir. Böylece mezalim kadısının vilayetinde (yönetim yetkisinde) yönetimin parçalanması doğru olmaz. İşte buradan, “Mezalim kadısı, mezalim kadılığı bakımından ancak genel yetki ile tayin olur” kuralı gelmiştir.