MADDE -72: “Kadı, ancak Kaza/yargı meclisinde hüküm verebilir. Mahkeme için getirilen delil ve yemin de ancak yargı meclisinde muteber olur.” Bunun delili; Abdullah b. Zubeyr’den rivayet edilen şu hadistir: “Rasulullah (u), anlaşmazlığa düşen iki kişinin hakimin önünde oturmalarına hükmetti.” Bu hadis, içerisinde Kaza’nın/yargının hasıl olduğu heyeti açıklıyor. Ki o, zatı için meşru bir heyettir. Yani
MADDE -72: “Kadı, ancak Kaza/yargı meclisinde hüküm verebilir. Mahkeme için getirilen delil ve yemin de ancak yargı meclisinde muteber olur.”
Bunun delili; Abdullah b. Zubeyr’den rivayet edilen şu hadistir: “Rasulullah (u), anlaşmazlığa düşen iki kişinin hakimin önünde oturmalarına hükmetti.” Bu hadis, içerisinde Kaza’nın/yargının hasıl olduğu heyeti açıklıyor. Ki o, zatı için meşru bir heyettir. Yani içerisinde yargının hasıl olacağı bir heyetin var olması kaçınılmazdır. İşte o heyet (hadisin işaret ettiği) o iki anlaşmazlığa düşen tarafın hakimin önünde oturmalarıdır. İşte bu Kaza/yargı meclistir. Bu meclis, Kaza’nın/yargının sıhatı hakkında bir şarttır. Yani yargının olması için içinde yargının hasıl olduğu belirli bir meclisin olması kaçınılmazdır. Zira bu, (hadisin işaret ettiği o) anlaşmazlığa düşen iki tarafın hakimin huzurunda oturmalarıdır. Bunu, Ali (t)’ın hadisi teyid eder. Rasul (u) ona şöyle dedi:
يَا عَلِيُّ إِذَا جَلَسَ إِلَيْكَ الْخَصْمَانِ فَلا تَقْضِ بَيْنَهُمَا حَتَّى تَسْمَعَ مِنَ الآخَرِ كَمَا سَمِعْتَ مِنَ الأوَّلِ “Ey Ali, iki hasım (anlaşmazlığa düşen) huzuruna gelip oturduklarında, birincisini dinlediğin gibi ikincisini de dinlemeden hemen aralarında hüküm verme.”[1]
Bu hadis, aynı şekilde (إِذَا جَلَسَ إِلَيْكَ الْخَصْمَانِ) “iki hasım huzurunda oturduklarında” sözü ile anlaşmazlık heyetini açıklıyor. Böylece Kaza/yargı meclisi Kaza’nın/yargının sıhati için şarttır.
Aynı şekilde Kaza meclisi, yeminin muteber olması için de şarttır, Rasul (u)’in şu sözünden dolayı:
وَلَكِنَّ الْيَمِينَ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ “Fakat davalının üzerine düşen, yemin etmesidir.”[2]
O kişiye bu “davalı” sıfatının verilmesi ancak Kaza/ yargı meclisinde olur. Aynı şekilde beyyineye (mahkeme için getirilen delile) de ancak Kaza/yargı meclisinde itibar olunur. Bu da Rasul (u)’in şu sözünden dolayıdır:
الْبَيِّنَةُ عَلَى الْمُدَّعِي “Beyyine (mahkeme için delil getirme de) davacının üzerinedir.”[3]
O kişinin “davacı
sıfatını alabilmesi ancak Kaza/yargı meclisinde olur.
[1] Ahmed b. Hanbel, Müs. Aşeretü’l Mübeşşirin bi’l Cennet, 840
[2] Müslim, K. Akdiyye, 3228
[3] Tirmizi, K. Ahkam, 1261