MADDE-73: “Kazanın/yargının çeşitlerine göre mahkemelerin derecelerinin değişmesi caizdir. Bazı kadıların belirli bir hadde kadar belirli davalara tahsis edilmeleri ve bu davaların dışındaki davaları başka mahkemelere havale etmesi caizdir.” Bunun izahı şöyledir: Kaza/yargı halifeye niyabeten yapılan bir iştir ki vekâlet gibidir ve vekâlet ile aralarında herhangi bir fark yoktur. Zira Kaza/yargı vekâlettendir. Vekâletin genel olması ve
MADDE-73: “Kazanın/yargının çeşitlerine göre mahkemelerin derecelerinin değişmesi caizdir. Bazı kadıların belirli bir hadde kadar belirli davalara tahsis edilmeleri ve bu davaların dışındaki davaları başka mahkemelere havale etmesi caizdir.”
Bunun izahı şöyledir: Kaza/yargı halifeye niyabeten yapılan bir iştir ki vekâlet gibidir ve vekâlet ile aralarında herhangi bir fark yoktur. Zira Kaza/yargı vekâlettendir. Vekâletin genel olması ve özel olması caizdir. Bunun için kadı’nın belirli davalar için kadı olarak tayin edilmesi ve başka davalara bakmaktan men edilmesi caizdir. Başka kadı’nın da başka davalara bakması için tayin edilmesi bir yerde olsa bile caizdir. Bundan dolayı mahkemelerin derecelerinin farklı olması caiz oldu. Bu husus ilk asırlarda müslümanlar nezdinde mevcud idi. El-Maverdi, El-Ahkâmu’s-Sultaniye isimli kitabında şöyle demektedir: “Basra’da yanımızdaki emirler, Cuma mescidine her zaman için bir kadı tayin ediyorlardı. Bu kadıya “Kadıyu’l-Mescid” (mescid kadısı) denilirdi. Bu kadı, 200 dirhem 20 dinar değerinde ve ondan aşağı olan davalara bakar ve nafakaları belirlerdi. Kendisi için belirlenen sahanın dışına çıkmazdı.”
Rasul (u), Amru b. el-As’ı kendisine niyabeten kadı olarak tayin ettiği gibi, bir tek meselede yargı için kadı tayin ediyordu. Yine Rasul (u), Ali b. Ebu Talib’i Yemen kadılığına tayin etmesi gibi, vilâyetlerden bir vilâyette bütün yargı işleri için kadı da tayin ediyordu. Bu da Kaza’nın/yargının tahsisi ve genel kılınılmasının caiz olduğuna delâlet eder.