MADDE -76: “Muhtesib, Kaza/yargı meclisine lüzum olmaksızın herhangi bir yerde (kamu hukukuna) aykırılık gördüğünde hemen hüküm verme hakkına sahiptir. Emirlerinin yerine getirilmesi için emrine bir miktar polis kuvveti verilir ve hükmü derhal yerine getirilir.” Bu madde açıklıyor ki; muhtesibin davaya bakabilmesi için bir Kaza/yargı meclisine gerek yoktur. Bilâkis muhtesib, muhalif durumun mücerred olarak gerçekleşmesiyle hakkında
MADDE -76: “Muhtesib, Kaza/yargı meclisine lüzum olmaksızın herhangi bir yerde (kamu hukukuna) aykırılık gördüğünde hemen hüküm verme hakkına sahiptir. Emirlerinin yerine getirilmesi için emrine bir miktar polis kuvveti verilir ve hükmü derhal yerine getirilir.”
Bu madde açıklıyor ki; muhtesibin davaya bakabilmesi için bir Kaza/yargı meclisine gerek yoktur. Bilâkis muhtesib, muhalif durumun mücerred olarak gerçekleşmesiyle hakkında hüküm verir. Onun herhangi bir yerde ya da zamanda; sokakta, pazarda, hayvanın sırtında, arabada gece ya da gündüz hüküm verme yetkisi vardır. Çünkü davaya bakılması için Kaza/yargı meclisinin olması şartının sabit olduğu delil muhtesibe uygulanmaz. Çünkü yargıda meclisin şartının sabit olduğu hadislerde şöyle deniliyor:
أَنَّ الْخَصْمَيْنِ يَقْعُدَانِ بَيْنَ يَدَيِ الْحَكَمِ “Anlaşmazlığa düşmüş iki kişi, hakimin huzurunda otururlar.”[1]
إِذَا جَلَسَ إِلَيْكَ الْخَصْمَانِ “Anlaşmazlığa düşmüş iki kişi, gelip huzurunda oturduklarında..”[2]
Bu hususlar, hisbe kadısında mevcut değildir. Çünkü davacı ve davalı yoktur. Fakat çiğnelinen kamu hakkı ya da Şeriat’a muhalif durum vardır.
Ayrıca Rasul (u), Subretu’l-te‘am (yiyecek yığını) hususuna baktığında, o pazarda
geziyorken ona baktı. O yiyecek yığınının sahibi huzuruna/Kaza meclisine
çağırmadı. Bilâkis o muhalif duruma sadece görmesiyle yetinerek vukuu bulduğu
yerde bakıp hükmünü verdi. Bu da, hisbe yargısında yargı meclisinin şart
olmadığına delâlet eder.
[1] Ebu Davud, K. Akdiyye, 3115
[2] Ahmed b. Hanbel, Müs. Aşeretü’l Mübeşşirin, bi’l Cennet, 707