MADDE -78: “Mezalim kadısı, devletin otoritesi altında yaşayan herhangi bir şahıs üzerinde devlet tarafından hasıl olan her zulmü ortadan kaldırmak için tayin olunan kadıdır. Bu zulme maruz kalan kişi, ister devletin tebaasından olsun ister başkalarından olsun fark etmez. Bu zulüm, ister halife tarafından hasıl olsun ister ise ondan daha aşağı yönetici ve memurlar tarafından olsun
MADDE -78: “Mezalim kadısı, devletin otoritesi altında yaşayan herhangi bir şahıs üzerinde devlet tarafından hasıl olan her zulmü ortadan kaldırmak için tayin olunan kadıdır. Bu zulme maruz kalan kişi, ister devletin tebaasından olsun ister başkalarından olsun fark etmez. Bu zulüm, ister halife tarafından hasıl olsun ister ise ondan daha aşağı yönetici ve memurlar tarafından olsun fark etmez.”
Bu madde, mezalim kadısının tarifidir. Mezalim kazasında/yargısında asıl olan, Rasul (u)’in yöneticinin bir hususta haksız bir şekilde hüküm vermesini (مظلمة) “mazlime” (zulüm= çoğulu مظالم mezalim) olarak nitelendirmesidir. Enes (t)’dan rivayet edilir ki: “Rasul (u) zamanında fiatlar yükselmişti. İnsanlar dediler ki: “Ya Rasulullah, keşke fiyatları belirleseydiniz (sınırlandırsaydınız).” Bunun üzerine Rasul (u) şöyle dedi:
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْخَالِقُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الرَّازِقُ الْمُسَعِّرُ وَإِنِّي لارْجُو أَنْ أَلْقَى اللَّهَ وَلا يَطْلُبُنِي أَحَدٌ بِمَظْلَمَةٍ ظَلَمْتُهَا إِيَّاهُ فِي دَمٍ وَلا مَالٍ “Şüphesiz tutan, genişleten, rızık veren ve fiyat koyan Allah Azze ve Celle’dir. Muhakkak ki ben, hiç kimsenin benden ne kanında ne de malında kendisine yaptığım bir zulümden hesab sormaksızın Allah’a kavuşmak istiyorum.”[1]
Böylece Rasul (u), fiat sınırlandırmayı “mazlime” (çoğulu=mezalim, yani zulüm, haksızlık) olarak vasıflandırdı. Çünkü onu yapmış olsaydı, hakkı olmadığı bir şey yapmış olurdu. Aynı şekilde, insanlar için tanzimini devletin yaptığı genel haklarda hasıl olan yargı işlerine bakmayı da mezalim davalarından kıldı, genel bir sudan herkesin nöbetle arazisini sulaması gibi. Nitekim Zübeyr b. Avvam (t) ile Ensar’dan bir adam arasında çıkan sulama sırası ihtilafına, Rasul (u) bizzat kendisi bakmıştır. Zübeyr’e şöyle demiştir:
“Sen sula ya Zübeyr, sonra Ensardan olan o adam sulasın.”
Böylece herhangi bir şahıs üzerine ister
yöneticiden ister ise devletin düzenlemeleri ya da emirlerinden hasıl olan
herhangi bir zulüm, haksızlık, bu iki hadisten anlaşıldığı gibi mezalim olarak
itibar olunur. Bu haksızlık hususu, hakkında hüküm vermesi için halifeye
götürülür. Ya da onun bu hususta kendisine vekâleten tayin ettiği mezalim
kadılarından birisine götürülür.
[1] Ahmed b. Hanbel, Müs. Mükessirin, 12131