MADDE – 82

MADDE -82:  “Mezalim mahkemesi, ister devlet teşkilatındaki şahıslarla ilgili olsun, ister halifenin Şeriat’ın hükümlerine muhalefetiyle ilgili olsun, ister halifenin benimsediği anayasa, kanun ve şer’î hükümlerin nasslarından bir nassın manası ile ilgili olsun, ister herhangi bir vergi istemiyle ilgili olsun, ister ise bunlardan başka bir şeyle ilgili olsun mezalimden herhangi birisine bakma yetkisine sahiptir.” Bu maddenin

MADDE -82:  “Mezalim mahkemesi, ister devlet teşkilatındaki şahıslarla ilgili olsun, ister halifenin Şeriat’ın hükümlerine muhalefetiyle ilgili olsun, ister halifenin benimsediği anayasa, kanun ve şer’î hükümlerin nasslarından bir nassın manası ile ilgili olsun, ister herhangi bir vergi istemiyle ilgili olsun, ister ise bunlardan başka bir şeyle ilgili olsun mezalimden herhangi birisine bakma yetkisine sahiptir.”

Bu maddenin delili şöyledir: Fiyatlar yükseldiğinde Rasul (u); ticaret eşyalarının fiyatlarını sınırlandırmasını sahabe kendisinden isteyince, bu talebi reddetti. Ve fiyat sınırlandırmayı mezalimden bir husus saydı. Aynı şekilde Rasul (u), yöneticinin sulama işinde insanların sırasını haksızca organize etmesini mezalimden saydı. Bu da delâlet ediyor ki; yöneticinin işi, hakka muhalif olunca ya da Şeriat’ın hükümlerine muhalif olunca zulüm-haksızlık olur (mezalimden olur). Zira Rasul (u), müslümanların yöneticisi ve onların devlet reisi idi.

Aynı şekilde, devlet organlarından herhangi bir şahsın yapmış olduğu devlet organlarının işlerinden herhangi bir iş hakka muhalif ya da Şeriat’ın hükümlerine muhalif olunca, o mezalimden sayılır. Çünkü o yönetici, halifenin devlet organındaki bir iş için tayin ettiği kişi ve o işte halifenin vekilidir.

Böylece, fiyat sınırlandırmasıyla ilgili hadis, halifenin hak olana ve Şeriat’ın hükümlerine muhalif olmasının mezalimden olduğuna dair delil olur. Mezalim mahkemesi ise bu mezalime bakma yetkisine sahip olandır.

Anayasanın ya da kanunun nasslarından bir nassa bakmaya gelince; anayasa esasî kanundur, kanun ise sulta  sahibinin emridir. Böylece ona bakma sulta sahibinin emrine bakmaktır. İşte bu da fiat sınırlandırması hadisinin kapsamı altına girer. Çünkü bu da halifenin amellerine bakmaktır. Üstelik Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ “Bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Rasul’e götürün.”[1]

Yani siz ve ulul-emr (yönetim sahipleri) bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz demektedir. Anayasanın maddesinden bir madde hakkında ya da kanun maddesinden bir madde hakkında anlaşmazlığa düşmek, ancak tebaa ile ulul-emr arasında Şeriat’ın hükümlerinden bir hüküm hakkında anlaşmazlığa düşmektir. O halde bu, Allah ve Rasulü’ne götürülür. Onu Allah ve Rasulü’ne götürmek demek, mezalim mahkemesine götürmek yani Allah ve Rasulü’nün hükmüne götürmek demektir.

Mezalim kadısının vergilerden bir vergiyi zorunlu kılmaya bakma yetkisine gelince; bu yetki ona şu hadisin mefhumundan verilmektedir. Rasul (u) buyuruyor ki:

“Kimin malını (haksızca) almışsam, işte malım alsın.” Devamla şöyle diyor:

“Ben, hiç bir kimsenin canı ve malı hakkında yaptığım bir zulüm-haksızlıktan dolayı benden talepte bulunmadığı bir halde Allah’ın huzuruna çıkmak istiyorum.”

Böylece halifenin tebaadan haksızca mal alması mezalim oluyor. Bunun için mezalim mahkemesinin vergilere bakması hakkı vardır. Çünkü vergiler, tebaadan alınan bir maldır. Mezalim mahkemesinin vergilere bakması ancak alınan malın Şeriat’ın müslümanlara vacib kıldığı meselâ; fakirlere yemek vermek için alınan mal gibi, maldan mıdır diye bakmaktır. Öyle ise o malı almak mezalimden olmaz. Yoksa o mal Şeriat’ın müslümanlara vacib kılmadığı maldan meselâ; çok zarurî olmadığı halde su biriktirmek için baraj yapmak için alınan mal gibi, o zaman bu mal alış mezalimden olur, o zulüm ve haksızlığın ortadan kaldırılması farz olur. İşte bundan dolayı mezalim mahkemesinin vergilere bakma hakkı vardır.


[1] Nisa: 59

Diğerleri