Rusya Savunma Bakanı, Kazakistan’da düzenlenen ŞİÖ Savunma Bakanları toplantısında, “Orta Asya’ya yönelik en önemli tehdidin Afganistan’da üslenen aşırılık yanlısı terörist gruplardan geldiğini ve ABD’nin, 2021 yılında Afganistan’dan çekildikten sonra bölgedeki ajanlarına sızmaya çalıştığını.” söyledi. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, Katar ve Pakistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında
Rusya Savunma Bakanı, Kazakistan’da düzenlenen ŞİÖ Savunma Bakanları toplantısında, “Orta Asya’ya yönelik en önemli tehdidin Afganistan’da üslenen aşırılık yanlısı terörist gruplardan geldiğini ve ABD’nin, 2021 yılında Afganistan’dan çekildikten sonra bölgedeki ajanlarına sızmaya çalıştığını.” söyledi. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, Katar ve Pakistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında bu ülkelerin yetkilileri ve diğer diplomatik heyetlerle ABD’nin Afganistan’a yönelik desteği ve ortak bölgesel güvenlik çıkarlarını ele aldı.
ABD’li, Rus ve Çinli yetkililerin açıklamalarından, Afganistan’daki çıkarları konusunda büyük güçler arasında şiddetli bir rekabetin olduğu anlaşılıyor. Bu güçlerin her biri Afganistan’ı kendi siyasi ve güvenlik etki alanına dönüştürmek istemektedir. ABD, küçük düşürücü bir askeri yenilginin ardından Afganistan’dan çekildi. Ancak bu toprakların Orta Asya, Güney Asya ve Çin’e yakınlığı göz önüne alındığında, ABD’nin yeniden Afganistan’da siyasi ve güvenlik etkisi oluşturmak istediği açıktır. ABD diplomatlarının bölgesel ziyaretleri genellikle bu amaca matuftur.
Buna karşılık, bölge ülkeleri ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini bir zayıflık işareti görmekte, ülkedeki nüfuzlarını genişletmek için bir fırsat olarak değerlendirmektedirler. Bunu, ekonomik işbirliği, diplomatik misyonları devretmek, güvenlik kaygılarını artırmak ve Afganistan’daki siyasi, ekonomik ve güvenlik etkilerini genişletmek gibi yollarla yapmaya çalışmaktadırlar.
Bu rekabet içerisinde en endişe verici olanı ise Afgan hükümetinin kırılgan konumu ve izlediği ekonomi odaklı dış politikadır. Bu politika, büyük sömürgeci güçler arasındaki rekabet çağında pasif ve işlevsiz bir politikadır. Mevcut hükümetteki bazı yetkililer hem bölge ülkelerine hem de Batı’ya yakınlaşmak, bu siyasi oyun ışığında çıkarlarını ve bekalarını güvence altına almak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bu tehlikeli bir yaklaşımdır, siyasi havuzda sörf yapmaya ve başkaları tarafından yönlendirilmeye benzer. İslam bu tür aldatıcı politikaları İslam dışı kabul eder. Siyasi sonucu açısından bakıldığında ise, bu durum, Afganistan’ı ya Batı’nın ya da bölge ülkelerinin kucağına itecektir.
Politikacılar ve Afganistan’ın Müslüman halkı, sömürgeciliğin büyük güçlerin dış politikasının ayrılmaz bir parçası olduğunu anlamalıdır. Sömürgeciler, Afganistan’dan ön kapıdan çıkarlarsa, yeni bir yüz, isim ve sloganla arka kapıdan yeniden girmeye çalışacaklardır. Sömürgeci doğaları, asla değişmeyecektir. Mevcut rejimin yöneticileri, ulus- devlet sistemi, mevcut uluslararası sistem ve parçalanmış bölgesel sistem altında siyaset yapmak istiyorlarsa, bu yozlaşmış yapılara, yozlaşmış ve kafir rejimlere asimile olacaklar ve düzinelerce İslamcı grup gibi aynı kaderi paylaşacaklardır. Cihat meydanında zafer kazanan gruplar, siyasette tehlikeli bir başarısızlıkla karşı karşıya kalmışlardır.
Bu nedenle çözüm, bağımsız bir siyasi ve güvenlik etkisi alanı yaratmaya çalışmaktır. Mevcut yöneticiler, Batı ya da bölge ülkeleriyle yakınlaşmak yerine, Müslümanlara ve İslami gruplara yakınlaşmalı ve tüm Müslümanlar için bağımsız bir siyasi sistem kurmak için ortak çalışmalıdırlar. Bu, “Afganistan” adı verilen ulus devletin coğrafi sınırları dışında düşünüldüğünde mümkündür ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için çaba gösterilmeli ve mücadele edilmelidir. Aslında Hilafet, yeni bir dünya düzeni yaratma gücüne sahiptir. Bu yeni dünya düzeninde Müslümanlar zillet ve baskıdan kurtulacaklar, küresel siyasette aktif bir rol oynayacaklar, içeride İslam’ı tam ve kapsamlı olarak uygulayacaklar, dış politikada ise davet ve cihat yoluyla İslam’ın nurunu diğer ülkelere taşıyacaklardır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu