Bu yılda Hilafetin yıkılışının yıldönümü olan 28 Recep’e kavuştuk. Önceki yıllara göre daha unutulmaz bir etkiye sahip. Filistin yarası her zamankinden daha fazla kanıyor. Unutmayalım ki Filistin meselesi Hilafetin yıkılışıyla yakından bağlantılıdır. Hilafetin 28 Recep 1342’de yıkılmasından bu yana Filistin’in sömürgeci işgal altında inim inim inlediği, Sykes-Picot ürünü devletlerin hiçbirinin Filistin’i kurtaramadığı biliniyor. Gerçekten de
Bu yılda Hilafetin yıkılışının yıldönümü olan 28 Recep’e kavuştuk. Önceki yıllara göre daha unutulmaz bir etkiye sahip. Filistin yarası her zamankinden daha fazla kanıyor. Unutmayalım ki Filistin meselesi Hilafetin yıkılışıyla yakından bağlantılıdır. Hilafetin 28 Recep 1342’de yıkılmasından bu yana Filistin’in sömürgeci işgal altında inim inim inlediği, Sykes-Picot ürünü devletlerin hiçbirinin Filistin’i kurtaramadığı biliniyor.
Gerçekten de bu yılki Gazze savaşı İslam ümmetine “Neden bize yardım etmediniz?! diye soruyor. İslam ümmeti de şaşkın bir şekilde “Neden onlara destek olamadık?” diye kendi kendine soruyor. Bunun cevabına gelince, İslam ümmeti özgür değil, Sykes-Picot sınırları tutsağıdır. Gerçek şu ki Müslüman ülkeler, kendi halkları için adeta bir hapishanedir, ondan kurtulamıyorlar. Bir mahkûmun başka bir mahkûmun yardımına koşamadığı kendi kendini besleyen bir zindan içerisindedirler.
Bugünkü Gazze savaşı, Hilafetin İslam ümmeti için acil bir ihtiyaç olduğunun en güçlü kanıtıdır. Zira Hilafet, Müslüman halkların güçlerini toplayıp, ihtiyaç duydukları yere gönderebilecektir. Müslümanları yardımsız bırakması caiz değildir. Unutmayalım ki Mübarek Toprak Filistin her zaman Müslümanlardan yardım ve destek görmüştür. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bisetinden bu yana Müslümanların kalpleri her zaman Mübarek Toprak için atmıştır. Birinci kıbledir, İsra ve Miraç topraklarıdır, Ribat diyarıdır, vaat edilmiş topraklardır, Mücahitlerin destanı ve İslam’ın zaferi için en güzel örnektir.
Dolayısıyla bu zor günde Hilafetin yıkılışının yıldönümünde İslam ümmetini Hilafetin kurulması için ciddi bir şekilde çalışmaya çağırıyor, Hilafetin yıkılmasıyla Filistin’in Siyonistlere peşkeş çekildiği gerçeğini hatırlatıyoruz. O yüzden Filistin ancak Hilafetin yeniden kurulmasıyla geri alınacaktır. İslam ümmetinin Hilafetin kurulması için ciddi ve bilinçli bir şekilde çalışması yeterlidir.
Güç ve kuvvet ehline diyoruz ki:
Ey Müslüman ordularının askerleri! Ümmet nerede yiğitliğiniz diye size sesleniyor? Ciğer parelerini asker olarak emrinize veren ümmet, vergi paralarıyla size silah almıştır. Bugünse yüksek sesle “Neredesiniz ey Müslüman orduları?” diye haykırmaktadır. İyilikte bulunmak ve dininize vefa göstermek için ümmete yardım etmeyecek misiniz?
Ey Müslüman ordularının askerleri! Yöneticilerden seferberlik emrinin gelmesini beklemeyin. Onlar dibine kadar ihaneti batmış, ihanetin tanımı haline gelmişlerdir. Batı’nın onayını da beklemeyin, zira Batı sizi kışlalarınızda tutmak istemekte, sadece kendi halkınızı öldürmek, evlerinizi kendi ellerinizle yıkmak istediği zaman harekete geçmenizi arzulamaktadır. O halde yalnızca Allah’a güvenin. İslam ümmeti sizi malıyla canıyla desteklemiş ve desteklemeye devam etmektedir.
Medyaya, kanaat önderlerine, platform, kalem ve kürsü sahiplerine de diyoruz ki: Daha akletmiyor musunuz?
Kaçınılmaz iki gerçek var: Hilafetin yıkılmasıyla Filistin kaybedilmiş ve Sykes-Picot sınırları Müslümanları hapsetmek için tasarlanmış büyük bir hapishane haline gelmiştir… Dolayısıyla ne kadar çabalarsanız çabalayın ne kadar arayışa girerseniz girin ne kadar deneyimlerseniz deneyimleyin bu iki gerçek, İslam ümmetini yeryüzüne bağlayan ve dirilişini engelleyen zincirlerdir. Bu iki zincir, sömürgeci kafir Batı koridorlarının bir ürünüdür. Bu yüzden Batının bu iki gerçeği korumaya olabildiğince düşkün ve hırslı olduğunu görüyorsunuz. Batılı siyasetçiler ve medyası, Hilafetin siyasi bir sistem olarak sunulmasını yasaklamakta, şeriat, cihat ve İslami hayat gibi temellerine şiddetle düşmanlık göstermektedir. Ayrıca Müslüman ülkelerdeki yozlaşmış yöneticileri ve rejimleri tanımaya, suçlarına göz yummaya ve hatta onları hesap verebilirlikten korumaya hazırdır. Yeter ki Sykes-Picot sınırlarını ve Müslüman ülkeleri sömürgeleştirme ve bölme jeopolitik görevlerini sürdürsünler. Bu nedenle İslam ümmetindeki kamuoyunu bilinçlendirmek, pusulasını düzeltmek, güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmek, ülkeyi Sykes-Picot sınırlarından kurtarmak ve Hilafeti kurmak gibi yüce ve kutsal bir göreviniz var. Hadi görevinizi yerine getirin ve insanlara, Hilafetin yıkılmasıyla Mübarek Toprak Filistin’in kaybedildiğini, Sykes-Picot sınırlarının Müslümanları hapsetmek için tasarlanmış büyük bir hapishane olduğunu hatırlatın.
İslam ümmetine de diyoruz:
Ey Müslümanlar! Gazze halkının katledilişine, yöneticilerin onları yüzüstü bıraktığına tanık olduğunuzda damarlarınızdaki kanın kaynadığında hiç şüphe yok. Bu kasıtlıdır, çünkü çaresiz olduğunuzu hissettirmek ve böylece çözümün olmadığını düşünmenizi istemektedirler. Ama gerçek şu ki çözüm mevcut. Çözüm “Neredesiniz ey Müslüman orduları?”, “Sınırları açın!” çağrılarınızda saklıdır. Daha doğrusu çözüm, Müslüman ordularının harekete geçirilmesinde, hain yöneticilerin ortadan kaldırılmasında, Gazze halkının ilk darbeyi vurduğu Yahudi varlığına ikinci darbenin vurulmasında yatmaktadır. Böyle bir hamle ancak Sykes-Picot hapishanesi kapılarının kırılmasıyla, Mübarek Toprak Filistin’in yardımına koşmak için Müslüman ülkeler arasındaki sınırların ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Bunu ancak Müslüman ülkelerdeki ordular yapabilir, çünkü güç ve kuvvet ehli, gerçek nusret sahibidirler.
Evet, Hilafetin kurulması İslam ümmeti için acil bir ihtiyaçtır ve bunu ancak Müslüman orduları yapabilir, zira Gazze’yi destekleyebilecek ve aynı zamanda Hilafet’i de kurabilecek yetenektedirler. O halde hemen Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için çalışmaya koyulun. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ“Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi